ÖMER SEYFETTIN ŞIIR


Yıkık Han



Yaklaşırken yanımdaki kılavuz, "Yok" diyordu
"burada kimse, durmayalım, bu bir yıkık binadır! "
Yaklaşınca durdum baktım içerisi tam takır,
Koca zaman sert eliyle ezmiş idi bu yurdu.

Ruhuma bir acı, sessiz, garip elem duyurdu,
Etrafında gördüğüm o baldıranlar, o katır
Tırnakları, o kamışlar, o çalılar... Bir ağır
Hasta gibi hepsi sanki baygın uyurdu.

Sonumuzu, akibeti düşünmeye başladım:
"Niçin böyle yürüyeyim, üzüleyim her adım,
"Şu hiçliğe bile bile gidiyorken..." diyerek

Dalıyorum, bir koğuktan beklenilmez bir uçuş,
Bir kahkaha koptu: "Yürü, yaşayana yol gerek..."
Dedi sandım üzerimden gelip geçen bu baykuş...
                                                                  Ömer Seyfettin


KILIZIRMAKA


Ah, ey Kızılırmak! Ağlıyor musun?
Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak,
Çöktü yüzbin ocak, anlıyor musun?
Ben geldim başına, isterim sormak:

Yüzlerce yıl evvel üstünden geçen
Türklerin başına nedir bu gelen?
Yasasız kalmışlar serserilikten
Kaçmak isterlerse yol verme, sen ak!

Ak, boğulsun kaçan, acıma ona.
İster misin yurda baykuşlar kona?
Geçmek lazım ise yok mudur Tuna?
Geriye bırakma, ak Kızılırmak!

ÖMER SEYFETTİN





Nereye? 

Bir kahraman gördüm, gençti, güzeldi.
Atlamış maziden binlerce seddi,
Kır atıyla sanki canlı bir yeldi.
Sordum: "Nereye?" - "Ben giderim" dedi,
"Tarif olunamaz bir şana doğru..."

Güneş doğuyordu, maviden sisler,
Çiçekler açılmış, ötüyordu her
Dalda bir yavru kuş... "Aşk nuru yer yer"
"Tutuşurken böyle nereye sefer?"
Diye sordum, dedi: "Türkân'a doğru..."

"Yalnızsın yiğidim! Yolda kalırsın,
"Maksatların ölür, onulmaz yasın,
"Yol gösteren lazım, öne katılsın!"
Dedim. "Düşman varsa" dedi, "atılsın,
"Yolumun uğradığı Kur'ân'a doğru..."

"Uzak ufuklarda karlı dağlardan
"Aşarken sellerden, ormandan, yardan
"Yoldaş ister insan, değil Yaradan;
"Yalnızlık O'nundur..." dedim. "Dost yardan
Geçmez" dedi, "yolum yarâna doğru..."

Sürünce doğuya o kır atını,
Kılıçının çarptı taşlara kını,
Altun kıvılcımlar bu hoş akını
Gaybederken gördüm bu genç taşkını;
Dedi: "Uçuyorum Turan'a doğru!.."


                   Koşma 

Ey Türk Genci! Aç gözünü azıcık
Etrafına bir dikkat et, gördüğün
Hayal değil, hakikattir, pek açık,
Pusu kurmuş herkes sana bak bu gün!..

Medeniyyet ateş, demir eliyle
Kan taşırtan, yuva yıkan seliyle
İlerliyor elektrik piliyle,
Yapılır mı uçurumda hiç düğün!

Artık uyan, keyif zamanı değildir,
İçtiklerin bade değil, hep zehir,
Kuvvetlenip Garb'i korkut ve sindir,

Galip gel de, sonra, Türk'üm de öğün!.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder