A) Çocuk, babasının elindeki oyuncağı görünce
avuçlarını birbirine vura vura ona koştu.
B) Yerinde duramıyor, ne zaman gelecekler diye
gözlerini saatten bir an olsun ayıramıyordu.
C) Okullar kapandıktan sonra ailesiyle geziye
çıkacağı günü iple çekiyordu.
D) Uzun bir süredir amirine söylemek isteyip de
söyleyemedikleri için fırsat kolluyordu.
E) Kalabalığın içinde gözleri ona ilişince kalbi
yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.
2. Kimi filmlerde
( I ) klişe bir sahne (basmakalıp bir görüntü) vardır: Daktilosunun
başına oturup ( II ) yaratma sancıları
çeken (bir şey üretmeye çabalayan)
bir yazar... Bu sahnede aktör, aklındakileri bir an evvel ( III )
dışarı vurmak (yazıya dökmek) için daktiloya heyecanla
beyaz bir kâğıt takar. Tuşların sert sesleri eşliğinde birkaç satır yazar. Bu
arada, ( IV ) yardım umarcasına (ne yapacağını bilmeden) kahvesinden birkaç yudum
alır. ( V ) Yazdıklarının içine sinmediği (yazdıklarından hoşnut olmadığı) yüzündeki
ifadeden anlaşılır.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden
hangisinin anlamı, ayraç içindeki sözün
anlamıyla örtüşmemektedir?
A)
I B) II C) III D) IV E)
V
3. Bilim ve toplum hayatındaki gelişmeler,
şairleri kendi şiir sözlüklerini genişletmeye mecbur kılmıştı. Bu değişimin
yarattığı yaşam tarzı, dünyayı şiir içinde yeniden kurma isteyen şairlere,
eskimiş imgelerden yararlanma imkânı kapatmıştı. Öte yandan çağlarının
gerisinde kalmakta ısrar eden şairlerin kendi kişisel şiir sözlükleriyle ilgili
bi problemleri zaten yoktu.
Bu parçada geçen "şairlerin kendi şiir sözlüklerini
genişletmesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her sözcüğe farklı anlamlar yüklemesi
B) Kullandığı sözcüklerle çağını peşinden
sürüklemesi
C) Yeni imgelerle anlatımını zenginleştirmesi
D) İmge üretmek için sözlüklerden yararlanması
E) Özgün düşünce dünyasını şiirine taşıması
4 . Son
zamanlarda genç yetişkin edebiyatının hızla (I) filizlendiği söylenebilir. J. K. Rowling'in Harry Potter kitaplarıyla
(II) canlanan ve S. Meyer'in Alacakaranlık serisinin, kelimenin tam anlamıyla (III) parlattığı kahramanlarla
devam eden süreç, özellikle S. Collins'in
Açlık Oyunları'yla (IV) taçlandırdığı
yoldan ilerliyor. Bu süre yüksek bütçeli
ve beyaz perdenin genç yıldızlarıyla
renklenen uyarlama filmlerin etkisi
(V) inanılmaz
Bu parçadaki altı çizili
sözcüklerden hangisi mecaz anlamda kullanılmamıştır?
A ) I
B) II C) III D) IV E) V
5. (I) Öğrenmeyi öğrenme adı verilen
sürecin temeli, merakla ve merak edilen şeyi tecrübe etmekle başlar. (II)
Farklı yaş gruplarındaki kişilerin ilgi duydukları şeyler değiştiğinden
edindikleri bilgilerle onlara ulaşma yolları da farklılık gösterir. (III)
Örneğin çocukların oynayarak, dokunarak ulaştıkları yeni bilgiler
belleklerinden kolay kolay silinmez. (IV) Yetişkinlikteki kalıcı bilgiler ise görerek, okuyarak,
araştırarak kazanılır. (V) Fakat bu iki
öğrenme düzeyinde dikkati çeken ortak yön, merak ve keşfetme arzusudur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır?
A ) I B) II C)
III D) IV E) V
6. (I) Uykusuzluk hastalığı; uykuya dalmada sorun yaşama, uyuduktan kısa bir
süre sonra uyanıp yeniden uykuya dalamama, ışığa aşırı duyarlı olma ve uykuda
dinlenememedir. (II) Teşhisi için henüz tıbbi bir test kullanılmasa da sıklıkla
rastlanan hastalıklardandır.(III) İlerleyen yaşlarda ortaya çıkma ihtimali
artan bu hastalık, gençlerde de görülebilmekte ayrıca kadınlarda erkeklere
oranla iki kat fazla ortaya çıkmaktadır. (IV)Uykusuzluk hastalığı; hafıza
problemleri, sinirlilik ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlara yol açmaktadır.
(V) Uzun yıllar hastalığın başlıca nedeninin tansiyon ve stres olduğu
düşünülmüşse de son araştırmalar, hastalığın ortaya çıkmasında fizyolojik ve
psikolojik pek çok etkenin olabileceğini göstermektedir. Bu parçada "uykusuzluk
hastalığı"yla ilgili olarak aşağıda verilenlerden
hangisi yanlıştır?
A ) I. cümlede bir tanım yapılmıştır.
B ) II.
cümlede bir nedenden söz edilmiştir.
C ) III. cümlede saptamaya
yer verilmiştir.
D ) IV.
cümlede yarattığı etkiler sıralanmıştır.
E ) V.
cümlede güncel bilgilere değinilmiştir.
7. (I) Türkiye'de bazı alanlarda olduğu
gibi yayıncılıkta da ekonomik ve kültürel pek çok sorundan söz etmek mümkün ama
bu sorunlar, yayıncılar dâhil, kimin umurunda! (II) Sanırım, burada herkes
şikâyet etmekten ve dinlemekten yorulduğundan birtakım yanlışların değişmesi
için küçük de olsa bir şeyler yapmak, çözümler üzerine düşünmek gerek. (III)
Butik yayıncılığın işlevi, tam da bu "bir şeyler yapma" ihtiyacıyla
örtüşüyor. (IV) Sadece onunla da değil; birey olmayla, edebiyat ve sanatın
geçirdiği dönüşüm ve başka dünya arayışlarıyla da... (V) Yeri gelmişken
ülkemizde, pek çok konuda olduğu gibi, butik yayıncılıkla ilgili de bir kavram
karmaşası bulunduğunu belirtelim.
Numaralanmış cümlelerin hangisinde öneri
vardır?
A ) I B) II C) III D) IV E) V
8. (I) Genç şairin kitabını, "Acaba
son dönem şiirimizde ne yönde gelişmeler görülüyor, gençler nelere ilgi
duyuyor, ne tarz şiirler yazmaya çabalıyor?" diyerek merakla okudum. (II)
Öncelikle söylemek gerekirse şiirlerini hem teknik hem biçim bakımından
hatasıza yakın yazıyor şair. (III) Bu hatasızlığın içinde okuyanı etkileyen
özgün bir ifadeye rastlamak zor. (IV) Teknik ve biçim bakımın-dan kusursuz olan
bu dizeler, öğrenilmiş bir şiir hissi uyandırıyor. (V) Hâlbuki şiirde bir şair
trajedisine, şairin varlığına ihtiyaç var.
Genç bir şairin eserinin
değerlendirildiği bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I.
cümlede genç kuşaklarca beğeniyle takip edildiği vurgulanmıştır.
B) II. cümlede yapı yönünden olgun
bir düzeye eriştiği dile getirilmiştir.
C) III. cümlede anlatım bakımından
kendine özgülükten uzak olduğu söylenmiştir.
D) IV. cümlede kimi yönleriyle eskiyi
tekrar eden özelliklere sahip olduğu sezdirilmiştir.
E) V.
cümlede şairin kendi şiiriyle iç içe olması gerektiği ifade edilmiştir.
9. (I) İnsan ilişkilerinin pek çoğu akılla
kavranamayacak, kavransa bile açıklanamayacak kadar karmaşıktır. (II)
Hayranlık, nefret, sevgi ve kıskanma gibi duygularla biçimlenen ilişkileri;
sebebi ve sonucuyla açıklayamıyoruz. (III) Bu konuyla ilgili olarak hemen her
dilde ve kültürde pek çok eser yazıldı, pek çok değerlendirme yapıldı. (IV) Ne
var ki okuduklarımızın ve dinlediklerimizin çoğu, kişisel bir görüş olmaktan
öteye gitmiyor. (V) Tüm kültürlerde bunları tanımlayan ve sınıflayan değer
yargıları oluşmadan, söylenenlerin hiçbirini geçerli sayamayız.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I.
cümlede öznel bir değerlendirme yapılmıştır.
B) II.
cümlede, I. cümledeki düşünce örneklendirilmiştir
C )
III. cümlede bir çıkarım yapılmıştır.
D )
IV. cümlede bir genelleme yapılmıştır.
E )
V. cümlede bir durum koşula bağlanmıştır.
10. Öğretmen olmanın, o küçücük çocukların
hayatlarına dokunmanın benliğinde bıraktığı derin iz, zaman ilerledikçe onu
daha mutlu eder olmuştu. Öğrencilerine yeni şeyler öğretme hazzı, geçmişine
olan özlemini çoktan alıp götürmüştü.
Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A ) Ünsüz düşmesi B) Ünsüz
türemesi
C ) Ünlü daralması D) Ünsüz
benzeşmesi
E) Ünlü
düşmesi
11. Edebiyat-estetik
(I) bağlantısı
üzerinde duran Tanpınar, gençlik
(II) yıllarından
hayatının(III) sonuna kadar denilebilir ki yalnız güzel eserleri (IV) önemsemiş,
(V) onlardan
daha üstün bir değerin varlığını
tanımamıştır.
Bu parçadaki numaralanmış
sözcüklerden hangileri hem yapım hem de çekim eki almıştır?
A) I ve II B) I ve
IV C) II ve IV
D) III
ve V E) IV ve V
12. (I)
Arkeologlar yeni kalıntılar ortaya çıkarmak ve daha fazla bilgi elde etmek için
teknolojik gelişme-lerden yararlanıyorlar. (II) Ama geçmişte olup bitenler
hakkındaki her şeyi tam olarak bilemeyecekler. (III) Zira eski kalıntıların
önemli bir bölümünün, zamanın yok edici gücüne dayanamadığını görebiliyoruz.
(IV) Geçmişe ait düşünceler ve inançlar gibi çok önemli şeyler, hemen hemen hiç
iz bırakmadan yitip gidebili-yor. (V) Bu yüzden arkeologlar, buldukları en
küçük parçalar üzerinde büyük bir dikkatle çalışıyorlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangisinin öge sıralanışı "özne - zarf tümleci - yüklem" şeklindedir?
A
) I B)
II C) III D) IV E) V
13. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükler
tür bakımından aynıdır?
A)Bu
yaşıma kadar dedemin hasta olduğunu hiç görmedim.
Tek başına kaldığı zamanlarda hasta
düşünceler beynini kemiriyordu.
B) Bütün bu
sorumlulukları yalnız göğüslemen işini zorlaştırır.
Yarınki toplantıyla ilgili düşüncelerimi yalnız
sen biliyorsun.
C) Akşamüzeri tepeler
uzaktan bakır bir zirve gibi görünüyordu.
Güneşin ışıkları
vurdukça ışıl ışıl parlıyordu bakır saçları.
D) Ahmet’le Hüseyin'i
yan yana gördüğünü akşam söylemişti.
Akşam, günün bütün telâşını bitirmiş;
şehre bir sakinlik getirmişti.
E) Nasıl
olur da bana yapılanları bildiği hâlde hâlâ
beni suçlar?
Atandığım yerin nasıl
bir ortamı olduğunu merak ediyordum.
14. Hayatta
çalışmaktan hiç korkmadım ama yaşlanmak
zor iş. Her gün yeniden kurulan dünyaya biraz daha eskimiş olarak uyanıveriyor
kendi içinde insan.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A-İsim ve fiil cümleleri vardır.
B-Tezlik fiili kullanılmıştır.
C-İsimden fiil yapan ek vardır.
D-Geçişli yüklem vardır.
E-Dönüşlülük zamiri kullanılmıştır
15. (I)
Küçük Asya’nın en fark edilemeyen noktası Anamur... (II) Dâhil olduğu bölgenin
sanki dışında, karadaki ada misali yalnız kalmış bir yer. (III) Hakkında
etraflı bilgi edinmek için kaynakları karıştıran birine küçük çapta bir hayal
kırıklığı da yaşatabilir. (IV) Çünkü keşfedilmemiş gibi gizemli. (V) Kimsenin
tanımadığı ama anlatacak çok şeyi olan bir yabancı gibi...
Bu
parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede derecelendirme zarfı
vardır.
B) II. cümlede sıfat-fiil
kullanılmıştır.
C) III. cümlede kişi zamiri
bulunmaktadır.
D) IV. cümlede edat kullanılmıştır.
E) V. cümlede bağlaç yer almaktadır.
16. Her zamanki gibi bir
sabahtı. O gün de yandaki taş binanın yüksek tavanlarına ve eskimiş
pencerelerinden odaya sızan renk renk ışıklara merhaba demişti.
Bu
parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A-İlgi ekiyle türemiş
sıfat
B-İkilemeyle oluşmuş
sıfat
C-Belgisiz sıfat
D-İşaret sıfatı E-Sıra sayı sıfatı
17. Büyük
İskender… Kimileri , (I) onu insanlığın iyiliği uğruna zaferden zafere koşan bir ülkü adamı olarak
görmüştür. Kimileri de davranışlarının , (II) nedeninin katıksız bencillik
olduğunu , (III) ateşli
tutkusunun onun yolunu aydınlattığını düşünmüştür. Bazıları, oynamış olduğu büyük
oyunda sürdüğü her taşın , (IV) yaptığı her hamlenin ona muazzam bir zekâ tarafından dikte edildiği
görüşündedir. Bazılarıysa onun, düşün- meden , (V)
kendine çok güvenerek talihini güle
oynaya izlediğine inanmıştır.
Bu parçadaki
numaralanmış virgüllerden hangisi yanlış
kullanılmıştır?
A ) I B)
II C) III D) IV E) V
18. Yazma sadece (I)
Orta Doğu’nun Mısır ve Mezopotamya
gibi (II) oldukça büyük
uygarlıklarına özgü bir eylem ( III) olagelmişken Homeros denen dev; MÖ
IX. Veya VIII. yüzyıl içinde, tarihin
derinliklerinden gelen tüm destanlardan,
efsanelerden ve masallardan aldıklarını bir senteze kavuşturdu ve bize daha
önce (IV) hiç kimsenin kapılarını aralamadığı (V) sıradışı
insanlık serüvenleri anlattı.
Bu
parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A ) I B)
II C) III D) IV E) V
19. (I)Türkiye'nin
konut mimarisine yönelik farkındalığı
1970'lerde kurumsallaşmaya başladı. (II) 1973 yılında çıkarılan Eski
Eserler Kanunu ile cami, kervansaray,
hamam gibi yapıların yanı sıra yöresel konutlar ve kentsel sit alanları da koruma altına alındı.
(III)
Ardından 1976 yılında, eski evlerin korunması için Türkiye Tarihî
Evleri Koruma Derneği kuruldu. (IV) Derneğin amacı, tarihî evlerin ortak bir
kültürel mirasın parçası olduğunu halka göstermekti. (V) Evlerin bakımına katkı
sağlamak adına ev sahiplerine yardımda bulunmak da derneğin öncelikleri
arasındaydı. (VI) Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği için son derece anlamlı
bir logo tasarlandı. (VII) Osmanlı Dönemine ait tipik ahşap bir evin kolonlarla
desteklenmiş üst katının silüeti logoda yer almaktaydı.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak
istense ikinci paragraf hangi cümleyle
başlar?
A ) II B)
III C) IV D) V
E)
20. (I)
Egzistansiyalizm bir felsefe sistemidir. (II) Alman filozofu Heidegger tarafından ortaya atılmış,
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız
düşünürü ve romancısı Sartre'ın
benimsemesi ve edebiyata uygulamasıyla
bütün dünyaya yayılmıştır. (III) Egzistansiyalist eserlerde standart
karakterler yoktur, durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. (IV) Karar
verme özgürlüğüne sahip olan bu insanlar, karşılaştıkları durumlarda yaptıkları
işlerle kendi özlerini yaratırlar. (V) Egzistansiyalist eserlerdeki insanların
belirli davranış biçimleri olmadığı için yapacakları işler önceden
kestirilemez. (VI) Bu bakımdan roman örgüsü, okurların merakını sürekli uyanık
tutacak şekilde düzenlenir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A ) II B) III
C) IV D) V E) VI
21. (I) Bir oyun ya da senaryo, bir hamlede yaratılmaz; yazarının zihninde, birdenbire ve bütünüyle
belirmez. (II) Yazarın ilk çabalarıyla ortaya çıkan, en fazla, ilkel bir taslaktır. (III)
Yazar, göstermeye dayalı eserini adım adım geliştirerek ona son biçimini verir.
(IV) En ilkel kurgu bile bir birikimin ürünüdür. (V) Bu sürecin uzunluğu,
yazarın hazırlığına ve çalışma tarzına bağlıdır.
Bu
parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A ) I B) II
C) III D) IV E) V
22. Her iki yanı ağaçlarla kaplı bir ırmağın ve gitgide silinen
gecenin kıyısında sessiz sedasız yürüdük. Acı bile duyulamayacak kadar soğuk,
çöllerden daha ıssız bozkırda ışığın
gülümseyişini bekledik. Sırlarla dolu
ama her günü bayram şehirlerde yitirdik kendimizi. Serçeler gibi uzaktan
izledik bu güzelliği.
Bu parçanın
anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A-Açıklama
B-
Benzetme C- Kişileştirme
D-Betimleme
E- Karşılaştırma
23. Dün akşam genç bir şairin evinde toplandık. Misafirlerden biri
elindeki kitabı karıştırıyor, bir başkası
da odanın köşesindeki gösterişli piyanonun tuşlarına dokunuyordu. Bu sırada ev sahibi, bana taslak
hâlindeki şiirini okudu ve ne düşündüğümü sordu. Ben, şiir bitmeden bir şey
dememe imkân olmadığını söyledim. Arkadaşım da şiiri değil de içindeki
düşünceleri nasıl bulduğumu sordu. Ben de şiir, sözcüklerle resim yapma
sanatıdır, dedim ve Mallarme'nin
Degas'ya verdiği "Şiir düşüncelerle değil, sözcüklerle yazılır."
Yanıtını hatırlattım.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak
aşa-ğıdakilerden hangisi söylenemez?
A-Tanımlama yapılmıştır.
B-Örneklemeden yararlanılmıştır.
C-Öykülemeye başvurulmuştur.
D-Betimlemeye yer verilmiştir.
E-Tanık gösterme vardır.
24. (I) Dinlemeyle ilgili bütün incelemeler, dinleyicinin, mesajın içeriğine odaklanmasının önemine
işaret eder. (II) Çoğu zaman konuşmacıyı
dinlemez yalnızca dinlemiş gibi
görünürler. (III) Buna karşılık iyi dinleyiciler söylenen her şeyde ilginç ve
faydalanılacak bir şey bulmaya çalışırlar. (IV) Burada benim ihtiyacım olan
hangi bilgiler var? (V) Söylediklerinde yeni bir şey var mı? (VI) Bu tür
sorular bizim ana yoldan ayrılmamamızı sağlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, "Fakat kimi dinleyiciler bir konuşmacının mesajını aktarmasına nadiren fırsat verirler." cümlesi getirilmelidir?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, "Fakat kimi dinleyiciler bir konuşmacının mesajını aktarmasına nadiren fırsat verirler." cümlesi getirilmelidir?
A ) I B) II C) III D) IV E) V
25. (I)Bir süredir
takip ettiğim eleştirmen, eser
değerlendirmelerinde genellikle nesnel ölçütler kullanmıyor. (II) Bir eser hakkında ulaştığı
yargılar havada kalıyor. (III) Bir gün beğendim dediğine başka bir gün beğenmedim demesine, bu yüzden şaşırmı-yorum. (IV) Okur, bunları örnekleriyle
görmek ister. (V) Ne var ki son zamanlarda dergiler, eleştiri dünyasına hiçbir katkısı olmayan yazılarla
dolu.
Bu
parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Oysa gerçek
eleştirmen eserle ilgili yargılarını gerekçelere dayandırır." cümlesi
getirilmelidir?
A ) I B)
II C) III D) IV E) V
26. "Kalbim Unut Bu Şiiri" diye yazarken bile "Kalbim
Unutma Bu Şiiri" diyen bir ses duyulur sözcüklerin arasından. Neşet
Ertaş’ın "Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez." dediği gibi...
Ahmet Telli, kalbiyle yazar, kalbe yazar ve yazdıkları kalbe ulaşır. Gönül
adamı dedikleri türden bir genişlik
değildir bu. Tüm yaşadıklarına ve acılara rağmen hüzünle gülümseyen bir şiirin,
düşünceyi ihmal etmeden genişlemesi, soluk almasıdır, sözünü ettiğim. Bu, olsa
olsa Telli’nin kalp coğrafyasının büyüklüğü ve enginliğinden kaynaklanır.
Bu parçada Ahmet Telli’yle ilgili
olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmiştir?
A-Duygu dünyasına B-Sözcük
evrenine
C-Yenilikçi tavrına D- Şiirinin kurgusuna
E-Sanatsal tutumuna
C-Yenilikçi tavrına D- Şiirinin kurgusuna
E-Sanatsal tutumuna
27.Fotoğrafçının
işi, sürekli bir seçim yapmaktır. Seçtiği ya da seçmediğidir, başarısını
belirleyen. Seçmek bir zorunluluktur onun için. Kadraja dâhil ettikleri ve etmedikleri,
çekeceği an, hareket etkisi... Seçtiklerinin oluşturacağı duygu ve düşünce
tercih sebebidir fotoğrafçı için.
Bu parçada fotoğrafçının yaptığı işle ilgili
olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A ) Konularını
etkileyici olaylardan ve kişilerden çıkarma
B ) Zaman içerisinde
belirli bir deneyim düzeyine erişme
C ) Dış dünyaya sürekli
bir ayıklama eylemiyle yaklaşma
D ) "An"ı
yakalarken insanda etkili hareket hissi uyandırma
E ) Fotoğraflar
aracılığıyla tarihin kadrajına notlar düşme
28.Toplum
ile sanat arasında öyle bir bağ vardır ki bir toplumun bütün özelliklerini onun
sanatsal birikiminde okumak mümkündür. Sanat, sanatçının iç dünyasını dışa yansıtan
ayna olduğu gibi, toplumların da aynasıdır. Sanatçı içinde bulunduğu toplumu
etkilemekle kalmaz, toplumsal koşullardan da büyük ölçüde etkilenir. Bu dengenin
kurulup işlediği toplumlarda, birikim ve değerler gelecek kuşaklara sanat
aracılığıyla taşınabilir.
Bu parçadan
hareketle aşağıdaki yorumlar-dan hangisi yapılamaz?
A ) Her sanat eseri bir ruhun ifadesi, bir
şahsiyetin göstergesidir.
B ) Sanatçı
toplumun değişim ve dönüşümüne öncülük edebilecek bir konumdadır.
C ) Toplumların
geçmişine ait özellikler ve gelişmeler sanat eserlerinde gözlemlenebilir.
D ) Sanat ve toplum
arasında göz ardı edilemeyecek kadar güçlü bir ilişki vardır.
E ) Gelecek nesillerin
beğenisi sanat eserinin tasarımında belirleyicidir.
29.Genlerimizde kayıtlı olan göz ve saç rengi gibi özelliklerin kodları kesindir. Herhangi bir travma veya sıkıntı
hâlinde yakalanma riskine sahip olduğumuz rahatsızlıklar da genlerimizde yer
alır. Örneğin aynı olay karşısında kimimiz kalp krizi geçirme riskine sahipken kimimiz
depresyona girme eğilimindedir. Burada dikkat edilmesi gereken, genlerimizde
kayıtlı olan şeyin "risk" veya "eğilim" olup olmadığıdır.
Yani mutlaka kalp krizi geçirilecek diye genlerimizde kesin bir kod yoktur. Yaşadığımız
herhangi bir olumsuzluk sonrasında yakınlarımızdan göreceğimiz destek, peşi
sıra gelen güzel bir olay, bakış açımızın değişmesiyle olaya yüklediğimiz yeni
anlam; bizi karamsarlıktan uzaklaştırarak farklı bir tarafa da yönlendirebilir.
Bu parçadan
hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A ) Bazı fiziksel özellikleri taşıyan genlerin değişmeyen kodları
bulunabilir.
B ) Benzer durum karşısında kişilerin yaşayacakları olumsuzluklar
farklılık gösterebilir.
C ) Genlerde risk olarak kodlanan özellikler, çevre etkileşimi sonucunda
değişebilir.
D ) Üzücü olaylar sonucunda oluşabilecek durumlar, genlerden
kaynaklanabilir.
E ) Genlerde yer alan risk faktörleri insanların olaylara bakışını
etkileyebilir.
30.Sevgili
arkadaşlarım, öykülerinizde güzel bir cümle bulup sonra onun sürüklediği yere
gitmek gibi bir illet tespit ettim. Öncelikle şunu söylemek zorundayım: Cümlelerinize
âşık olmamalısınız! Sözlerimi tuhaf bulmayın. Her yazar, bulduğu bir sözcüğe
hatta kurduğu bir cümleye âşık olmaz mı? Olur. Bazen hoştur bu ama iyi yazar,
silkinip kendine gelendir. Haydi diyelim ki kendinize gelemediniz, o hâlde
kaybolacağınızı bilin. Kaybolmayın! Ha, kaybolmak da bir tercih dediniz. O zaman
da keşiflerle dönün. ----.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden
hangisi getirilmelidir?
A ) Genç kalemlerin bu yaygın hastalığa tutulması olağan bir
durumdur
B ) Zaten edebiyat, daha önce duyulmamış, özgün parçaların
bileşimidir
C ) Ulaşmayı hedeflediğiniz eseri sevmek zorunda olduğunuzu da
aklınızdan çıkarmayın
D ) Uyandırmak
istediğiniz imgeye hizmet edecek şekilde sunun ayrıntıları E ) Dilin size verdiği gücün büyüsüne
kapılıp gitmemeye de gayret edin
31.En
basitinden en karmaşığına kadar birçok buluş, hayata geçmeden önce uzak bir hayalden
ibarettir. Bu noktada yapılamaz, gidilemez gibi sınırlamalar insanları bir anlamda
tahrik eder. ----. Çünkü olanaksıza boyun eğmeme, meydan okuma içgüdüsel bir
davranıştır.Kuşkusuz cesaret, bilimde olmazsa olmazlardan biri ve bilim
insanlarında itici güç oluşturan bir unsur. Popper, olanaksızı deneyen bilim
insanlarını "cesur tahminler yapan ve kendi tahminlerini çürütme yolunda
ciddi çabalar gösteren kişiler" olarak tanımlar.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin
akışına göre hangisi getirilmelidir?
A ) Olmaz deneni gerçekleştirme isteği, insan doğasındaki temel
unsurlardandır
B ) En uzak ihtimaller bile yoğun bir çabayla günün birinde gerçeğe
dönüşür
C ) Çok bilinen bir atasözü, talihin cesur insanlardan yana olduğunu
söyler
D ) Bilimdeki her buluş ve yenilik, doğanın engellerine bir meydan
okumadır
E ) Bilimsel başarının temelinde öğrenme isteği ve kişisel gayret
vardır
32.Yaşı
ilerledikçe insan çocukluğunun bahçelerini nerede arar? Belleğimiz bizi
ninnilere, saklambaç oyunlarına, uçurtmaların iplerine nasıl götürür? Nasıl
canlanır çocukluktaki eski çarşılar, panayır yerleri, bayram sabahları? Bizi
bir yerlerde bekler mi buğday başakları arasına yuvasını yapan tarla kuşu?
Yoksa büyüdüğümüz için ödediğimiz bedel kaybetmek midir doğduğumuz evi, sokağı,
köyü? Yitirdiysek eğer, nasıl yaşatmalı onları anılardan çıkarıp?
Bu parçada; I. sitem,
II. hüzün, III. Özlem duygularından
hangileri belirgindir?
A ) Yalnız I B ) Yalnız II C ) I ve II
D ) I ve
III E ) II ve III
33.Andy
Weir aslında bir bilgisayar programcısı ama hayat hikâyesinin bizi daha çok
ilgilendiren yanı, çocukluğundan beri bilim kurgu edebiyatına tutkun olması.
Yazıp çizmeye de genç yaşlarda başlıyor. Tamamladığı ilk roman taslağı
yayınevinden ret cevabı alınca bu kitabı kendi sitesinde yayımlıyor. Sonrası
tam bir başarı hikâyesi. Büyük ilgiyle karşılanan kitaba yayınevlerinden
teklifler yağıyor. Okurlar tarafından 2014'ün en iyi bilim kurgu romanı seçilen
kitap, bol övgü ve birçok ödül alıyor. En nihayetinde, romanın yayın hakları da
satın alınıyor ve sinemaya uyarlanıp dünyanın birçok ülkesinde gösterime
giriyor.
Bu parçada Andy Weir ile ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A ) Esas mesleği
dışında başka bir işle meşgul olduğuna
B ) İlk yazma
denemelerine erken yaşlarda başladığına
C ) Karşılaştığı
sorunu aşmak için bir çözüm geliştirdiğine
D ) Okumaktan
hoşlandığı türde başarılı bir yazar olduğuna
E ) Eserini sinema
izleyicisini düşünerek kaleme aldığına
34.Günümüzde kara
parçalarının sekizde biri gibi önemli bir kısmı koruma altına alınmış
durumdadır. Dünyada yüz binin üzerinde koruma alanı bulunmaktadır. Bunların kapladığı
alan, Çin ve Hindistan'ın toplam büyüklüğüne eşittir. Bu alanların tarihte hiç
görülmediği kadar büyük olması, yaşama alanlarını korumanın bir zorunluluk olduğu
anlayışının geliştiğine işaret ediyor. Dahası bu genişleme, endüstriyel
gelişmeye de bir engel teşkil etmiyor. Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma
Birliği, bir raporunda yaşam alanlarını koruma altına almayı, doğanın korunmasına
yönelik yapılmış en önemli yatırım olarak gösteriyor.
Bu parçada koruma alanlarıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A ) Dünyanın dikkate değer bir bölümünü içine aldığına
B ) Doğayı korumada uygun bir yol olarak görüldüğüne
C ) Sanayi üzerinde olumsuz bir etkisi bulunmadığına
D ) Toplumların geçmişte bu konuya önem vermediğine
E ) Dünyayı koruma gerekliliğinin bir sonucu olduğuna
35.Erteleme,
zor veya istenmeyen işlerden kaçınma, hepimizin zaman zaman içine düştüğü bir
durum. Belirli işleri "sonra" yapmaya karar veririz.
"Sonra" geldiğinde ise bir sonraki "sonra"ya geçeriz. Bu
durum, her erteleme kararının verdiği anlık ferahlamayla bir süre böyle devam
eder. Ancak öyle bir an gelir ki erteleyecek "sonra"mız kalmaz. İşte
o zaman bir sıkıntı kendini gösteriverir ve panik içinde çalışmaya koyuluruz.
Bu parçadan hareketle
"erteleme"yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A ) Yaygın görülen bir davranış biçimi olduğu
B ) Kısa süreli bir rahatlık sağladığı
C ) Önüne geçilemeyen bir rahatsızlık olduğu
D ) Kişiler üzerinde benzer etkiler yarattığı
E ) Belli bir sürecin ardından son bulduğu
36.Yakın zamanda hiç Balkan kökenli bir yazarın romanını okudunuz mu?
Veya Balkan kökenli bir yazar ismi sorulsa bir çırpıda cevaplayabilir misiniz?
Muhtemelen sayacağınız isimlerin çoğu eserlerini ya İngilizce ya Fransızca ya
da Almanca yazmıştır. İsmail Kadare, Herta Müller, Norman Manea, Elias Canetti,
Miroslav Penkov... Listeyi daha da uzatabiliriz. Aralarında ödüllü hatta Nobel
ödüllü yazarlar da var. Fakat kendi dillerinde eser veren Balkan kökenli
yazarlar gölgede kalmıştır. Kendi içindeki bütünlüğü ve çeşitliliği ile Balkan edebiyatını
temsil etseler de yabancı okurlar için
hâlâ bilinen yazarlar arasında değiller maalesef.
Bu parçada Balkan edebiyatı ile
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A ) Yazarların kültürel zenginliği sergileme
kaygısı taşıdığına
B ) Kimi yazarların ana dillerinden başka
dillerde yazmayı tercih ettiğine
C ) Dünya çapında başarı kazanmış yazarların bulunduğuna
D ) Yabancı okur kitlesi tarafından yeterince
tanınmadığına
E ) Yerel dillerde yazılmış eserlerin
gerekli ilgiyi görmediğine
37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
(I) XV. yüzyılın
ikinci yarısında Erzgebirge ve Alp Dağları ile Schneeberg’de gümüş yatakları
bulundu. (II) Böylece gümüş miktarında muhteşem bir artış oldu ve dönemin pek
çok darphanesi bu madenle dolup taştı. (III) Gümüş bolluğu Avrupa’da para
basımının çehresini değiştiren bir reforma da öncülük etti. (IV) 1472 yılında Venedik’te
başlayan bu reformla birlikte ilk kez ince, yassı Orta Çağ sikkelerinden daha
kalın ve sağlam sikkeler basıldı. (V) Orta Çağ boyunca Avrupa’daki sikkelerin
tümü altın veya gümüş üzerine basılıyordu. (VI) Hatta bu sikkeler öylesine önceydi
ki bir elin parmakları arasında kolayca kırılabiliyordu. (VII) Oysa Venedik’teki
yeni sikkeler kesinlikle kıvrılıp
bükülemeyecek
kalınlığa sahipti.
37.Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerin anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A ) I. cümlede nesnel bir anlatım vardır.
B ) II. cümlede öznellik söz konusudur.
C ) III. cümlede genelleme yapılmıştır.
D ) IV. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
E ) VI. cümlede neden-sonuç ilişkisi vardır.
38.Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Farklı bölgelerde
bulunan gümüş kaynaklarına
B ) Gümüş madeninin para basımındaki rolüne
C ) Venedik’te basılan paraların niteliklerine
D ) Darphanelerin teknik açıdan özelliklerine
E ) Avrupa’da basılan paralardaki değişikliklere
39. -
40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(I) Dünyada bilinen en
eski halı, Orta Asya’da Pazırık Kurganı'nda bulunan halıdır. (II) Bugün
Rusya’daki Hermitage Müzesi’nde korunan bu halı, Türklerin göçebe alışkanlıklarını
açıkça gözler önüne seriyor. (III) Yaklaşık 2600 yıl önce dokunan bu halıdan
günümüze kadar binlerce çeşit halı dokundu. (IV) Bu halılar sadece ihtiyaçlarımızı
karşılamakla kalmadı, aynı zamanda her bir ilmeğinde insana ait tüm duyguları
desenlerle, renklerle veya sembollerle ortaya koydu. (V) Bugün hâlâ duyguların
tercümanı olmaya devam eden Türk el dokuma halıları ilk kez 1843 yılında Sultan
Abdülmecit tarafından Hereke'de kurulan fabrika ile adını tüm dünyaya duyurdu.
39.Bu parçadan kesin olarak çıkarılabilecek
yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A ) Sultan Abdülmecit
Türk halısını dünyaya tanıtmada öncü rol oynamıştır.
B ) Pazırık'ta bulunan halı, dünyada dokunmuş ilk
Türk halısıdır.
C ) Türk halıları, XIX. yüzyıla kadar Rusya
haricindeki ülkelerde bilinmiyordu.
D ) Türk halı dokumacılığında işlevsellikten çok
estetik ön plandadır.
E ) Halı dokumacılığının, Türk göçebe kültüründe vazgeçilmez
bir yeri vardır.
40.Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangilerinde kişisel görüşe yer verilmemiştir?
A )
I ve II B ) I ve
III C ) II ve III
D ) II ve IV E ) III
ve V
CEVAP
ANAHTARI
Başarılar Dilerim.
Ders Öğretmeni : Dursun KEPCEOĞLU
1-D
|
6-B
|
11-B
|
16-E
|
21-D
|
26-A
|
31-A
|
36-A
|
2-D
|
7-B
|
12-D
|
17-B
|
22-A
|
27-C
|
32-E
|
37-C
|
3-C
|
8-A
|
13-C
|
18-E
|
23-B
|
28-E
|
33-E
|
38-D
|
4-E
|
9-C
|
14-D
|
19-E
|
24-A
|
29-E
|
34-D
|
39-A
|
5-B
|
10-C
|
15-C
|
20-B
|
25-C
|
30-B
|
35-C
|
40-B
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder