1825’te İstanbul’da
doğdu. Beyazıt Lisesi’ni bitirdi. Özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi. Bir
süre Sadaret Mektub-i Kalemi’nde çalıştı. 1855’te Mustafa Reşit Paşa
aracılığıyla sarayda Mabeyin Kâtipliği’ne atandı. Bu sırada Fransızca öğrendi.
Ali Paşa sadrazam olunca saraydan uzaklaştırıldı. 1867’de Namık Kemal ile
birlikte Londra’ya kaçtı. Birlikte Yeni Osmanlılar’ın yayın organı olan
Hürriyet gazetesini yayınladılar. 1871’de İstanbul’a döndü. 1877’de vezir
rütbesiyle önce Suriye Valiliği’ne ardından Adana Valiliği’ne atandı. 17 Mayıs
1880’de Adana’da yaşamını yitirdi.
Edebî Yaşamı
Ziya Paşa, Namık Kemal ve
Şinasi’yle birlikte, Tanzimat’la başlayan “Batılılaşma” hareketinin etkisinde
gelişen Batılılaşma Dönemi Türk edebiyatının ilk aşamasını oluşturan üç
yazardan biridir. Ziya Paşa Türk edebiyatının kendi geleneğine sahip çıkmasını
istemiş, şiir ve yazı dilinin halkın dili olması gerektiğini savunmuştur.
Fransız İhtilali’nin getirdiği düşüncelerden etkilenmiş ve şiirlerinde Divan
şiir biçimleriyle hak, adalet, uygarlık, hürriyet gibi temaları işlemiştir.
Ziya Paşa, yenilikçi
düşüncelere sahip olsa da Divan şiir geleneğinden kopamaz ve şiirlerinde aruz
ölçüsüyle ve ağır bir dille yazar. Ziya Paşa “Terci-i Bend” ve “Terkib-i Bend”
isimli iki şiirinde ise insanın yazgısı ve gerçeği kavramanın olanaksızlığı,
Tanrı’nın mutlak egemenliği gibi metafizik konular üzerinde durdu.
Şiirlerindeki öğretici bir hava vardır. Sanatçı her ne kadar Yeni edebiyatı
benimsese de dönem dönem ikiliklere düşer. Bu durumu iki eserinde görmek
mümkündür. Birincisi Hürriyet gazetesinde çıkan “Şiir ve İnşa” makalesidir. Bu
makalede yazar, Divan şiirini ağır bir dille eleştirirken Halk şiirinin bizim
gerçek şiirimiz olduğunu savunur.
Sanatçı, bu görüşlerinin
tam tersini daha sonraları Türk, Arap ve İran şairlerinden seçtiği şiirlerden
oluşan “Harabat” antolojisinin ön sözünde savunur. Divan şiirine övgüler düzer.
Ziya Paşa’nın yaşadığı bu çelişkiye Namık Kemal tepki gösterecek ve “Tahrib-i
Harabat” ve “Takip” adlı eleştirileri kaleme alacaktır.
Özdeyiş haline gelmiş
dizeleri vardır.
“Bi-baht olanın bağına bi
katresi düşmez
Baran yerine dürri güher
yağsa semadan”
“Nush ile uslanmayanı
etmeli tekdir
Tekdirle uslanmayanın
hakkı kötektir”
Kısaca özetleyecek
olursak;
- Düşünceleriyle yenilikçi,
yapıtları ve yaşantısıyla eskiye bağlı bir sanatçı olan Ziya Paşa’daki
tezat ve ikilik hem yaşantısına hem de yapıtlarına yansımıştır.
- Hem biçim hem de hayalleri ve
duyuş tarzı bakımından divan şiirine bağlıdır.
- Divan şiiri nazım biçimlerini
kullanan sanatçının lirik sayılabilecek gazelleri vardır.
- Sade bir dili savunmuş, beğenmiş;
ancak Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır.
- Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç
türküsü dışında bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
- Tanzimat Edebiyatının bütün
özelliklerini taşır. Tanzimat Edebiyatını oluşturan dört önemli etki
(divan şiiri, mahallileşme etkisi, Batı etkisi, âşık tarzı) onun
şiirlerinde ve düz yazılarında görülür.
- Türk edebiyatında terciibent ve
terkibibent türlerinin en önemli şairlerindendir.
Eserleri:
- Hiciv: Zafername
- Düzyazı: Rüya
- Mektup: Veraset Mektupları
- Şiir: Eş’ar-ı Ziya
- Makale: Şiir ve İnşa
- Anı: Defter-i Amal
- Tercümeleri: Viardot’tan Endülüs
Tarihî‘ni, Cheruel ile Lavallee’den Engizisyon Tarihî‘ni,
J.J. Rousseau’dan Emil‘i, Moliere’den Tartuffe‘ü
tercüme etmiştir.
Ziya Paşa Eser Özetleri
Şiir ve İnşa: Bu makalesinde
divan şiirini Türk şiiri kabul etmez. Halk şiirini Türk şiiri olarak görür.
Divan şiirini kişiliksiz, melez bir edebiyat olmakla suçlar.
Harabat: Üç ciltten oluşan
bir antolojidir. Türkçe, Farsça, Arapça şiirlerden oluşan divan şiiri
antolojisidir. Edebiyatımızdaki ilk edebiyat tarihi taslağı sayılır. Bu
antolojisinin ön sözünde ise Şiir ve İnşa makalesindeki görüşlerinin aksini
savunmuştur. Divan şiirini savunur, halk şairlerinin şiirlerini aşağılar, alaya
alır. Halk şairlerinin şiirlerini eşek anırmasına benzetir. Bu çelişkilerden
dolayı Namık Kemal “Tahrib-i Harabat” ve “Takip” adlı yapıtlarında Ziya Paşa’yı
sert bir şekilde eleştirir.
Zafernâme: Tanzimat Döneminin
en başarılı hiciv eseridir. Girit Savaş’ında donanmaya büyük yenilgi yaşatan
Sadrazam Ali Paşa’yı över gibi görünerek hicveder. Nazım-nesir karışık bir
eserdir. Üç bölümden oluşur: kaside, tahmis, şerh.
Defter-i Amal: Çocukluk anıları
yer alır. Batılı anlamda Türk edebiyatında ilk anı örneğidir. J.J. Rouseau’nun
“İtiraflar” adlı eserinden esinlenerek yazmıştır.
Rüya: Siyasi eleştiri
niteliği taşıyan, düz yazı türündeki eseridir. Türk edebiyatında ilk röportaj
sayılabilecek eser, karşılıklı konuşma tarzında yazılmıştır.
Eş’ar-ı Ziya: Ölümünden sonra
kitap haline getirilen şiirleri yer alır.
Külliyat-ı Ziya Paşa: Ölümünden sonra
kitap haline getirilen şiirleri yer alır.
Terkib-i Bent: Toplumsal
çarpıklıkları eleştirir. Bağdatlı Ruhi’nin terkibibendine bir naziredir.
Terci-i Bent: Felsefi ve dini
konuları işlemiştir. İnsanın faniliğini (geçiciliğini) kavrayıp gerçek varlığı
(Allah’ı) aradığı bir şiirdir.
Emile: J.J. Rouseau’dan
çeviridir.
Veraset Mektupları: Siyasi eleştiridir.
Engizisyon Tarihi: Cheruel ile
Lavallee’den çeviri bir eserdir.
Endülüs Tarihi: Viardot’tan çeviri
bir eserdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder