İstanbullu bir aileye
mensup olan Hüseyin Cahit 1875 yılında Balıkesir’de doğdu. Edebiyat hayatına
hikâye, roman ve mensur şiir yazarak başlayan Hüseyin Cahit, daha sonra
gazetecilik, eleştiri ve çeviri alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat-ı
Cedide’nin önemli isimlerinden biri olan sanatçı, Mektep ve Servet-i Fünun
dergilerinde çalışmış; Meşrutiyetten sonra Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazımla
Tanin gazetesini çıkarmış ve siyasi hayata atılmıştır.
Edebi Kişiliği
Hüseyin Cahit’in edebî
hayatı Servetifünun edebiyatından öncesinde, Ahmet Mithat Efendi’nin telif ve
tercümelerini okuduğu dönemde başlar. Bu dönemde okuduğu hikâye ve romanlardan
esinlenerek “Nadide” adlı ilk romanını da yayımlamıştır. Daha sonraları ilgi
duyduğu ve edebî kişiliğinin oluşmasında önemli etkilere sahip olan Fransız
edebiyatının da etkisiyle birçok nesir türünde eser verse de o Servetifünun
Edebiyatı içinde eleştiri yazılarıyla tanınmıştır.
İlk önce Muallim Naci
döneminden kalma eski edebiyat taraftarlarına verdiği cesur cevaplarla
Servetifünun Edebiyatının bir nevi sözcüsü durumuna gelmiştir. Daha sonraları
Edebiyat-ı Cedidecileri Dekadanlıkla suçlayan Ahmet Mithat Efendi’yle de çok
sert tartışmalara girmiştir. Hüseyin Cahit’in tüm yazıları elbette
münakaşalardan oluşmaz. Sanatçı, Avrupa edebiyatına ait bazı yazılar kaleme
alarak da bu edebiyatı tanıtmayı amaçlar. Bu münakaşa ve edebî çalışmaları 1910
yılında yayımladığı “Kavgalarım” adlı eserinde toplar.
Hüseyin Cahit’in
kullandığı dil, diğer Servetifünun sanatçılarına göre daha sade ve
yapmacıksızdır. Bu durum sadece yazarın eleştiri yazılarında değil, hikâye ve
romanlarında da böyledir. Hüseyin Cahit’in dilindeki bu sadeliğin en önemli
nedeni edebî kişiliğinin oluştuğu dönemde yöneldiği Fransız edebiyatından
dolayı Arapça ve Farsça kelimelere tam anlamıyla hâkim olamamasıdır. Sanatçı bu
durumu: “Rauf’un ve benim bu sadeliğimiz, doğrusunu isterseniz cehaletimizden
ileri geliyordu. Cenap’ın Arapçasını, Fikret’in kamusunu bize verseniz, bak
neler yazardık. En cahili Rauf’la bendim. Bundan dolayı Türkçe yazdık.”
sözleriyle açıklar.
Kısaca özetleyecek
olursak;
- Servetifünun Döneminde eleştiri
yazılarıyla tanınmıştır. Servetifünun’a yöneltilen eleştirilere verdiği
yanıtlarla öne çıkmıştır. Eski edebiyata karşı yeniliği ve yeni edebiyatı
savunan yazılar yazmıştır.
- Gazetecilik yönü de vardır.
“Tanin” gazetesini çıkarmıştır.
- Realizm akımının etkisinde
kalmıştır.
- Romancılığa başladığında Ahmet
Mithat’ın etkisindedir.
- Hikâyeleri teknik açıdan pek
başarılı değildir; ancak olayların anlatımında yazar başarılıdır.
- Eserlerinin konularını Rumlar ve
diğer azınlıklardan alan sanatçı, eserlerinde İstanbul dışına pek
çıkmamıştır. Oluşturduğu tipler Batıya özenen zengin ve aydın kişilerdir.
Yerli ve orta sınıf kişilerine çok az yer vermiştir.
- “Sanat için sanat” anlayışını
savunmuştur. Ona göre edebiyatın amacı sanattır; edebiyat bir araç değil,
amaçtır.
- İklimin insanlar üzerinde etkisi
olduğunu, bunun da dolaylı olarak edebiyata yansıdığını ortaya koyar.
Edebiyat ile coğrafya arasında bir ilişki olduğuna inanır.
- Fransızcadan çevirdiği ve Fransız
İhtilalı’nı konu alan “Edebiyat ve Hukuk” adlı makalesi, Servetifünun
dergisinde yayımlanınca bu dergi kapanmış ve Servetifünun Edebiyatı sona
ermiştir.
- Fransız ve İtalyan edebiyatından
bazı roman ve öyküler çeviren sanatçı, çeşitli konulardaki bilim
eserlerini “Oğlumun Kütüphanesi” başlığı altında yayımlamıştır.
Eserleri
- Roman: Nadide, Hayal İçinde
- Hikâye: Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı
Hakikiyye Sahneleri, Niçin Aldatırlarmış
- Hatıra: Edebî Hatıralar, Siyasal
Anılar
- Biyografi: Talat Paşa
- Eleştiri: Kavgalarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder