2015 YGS TÜRKÇE SORULARI VE CEVAPLARI
|
2.İçtenlikle
yaşama sevinci içinde olan, güler yüzlü Anadolu insanı günlük hayatını,
sevincini, hasretini türkü yapar kendisine. Kimsenin bilmesini istemediği
inancı, sevdası; gönlünde buram buram tüten umudu… Hepsi türkülerin görünmez
heybesinde taşınır.
Bu parçadaki altı çizili
sözle türkülerle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halkın sırlarını ve yaşadıklarını saklaması
B) Güncel sosyal olaylara tanıklık etmesi
C) Gelenek ve görenekleri günümüze aktarıp koruması
D) Halkın duygu ve düşüncelerinden beslenmesi
E) Dilden dile gönülden gönüle dolaşması
4.
Şair, geleneğin sürüp giden hazır düşünme kalıplarını parçaladığı zaman gerçek
parıltıyı, yani iyi şiiri elde edebilir.
Bu cümleyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiir alanında sağlam bir yer edinebilmenin ön şartı, kendini
geliştirmektir.
B) Bir şair için nitelikli ürünler ortaya koymanın yolu, alışılmışın
dışına çıkmaktır.
C) Şiirde sesini duyurmak isteyen bir genç sanatçı, kendinden öncekileri
aşmalıdır.
D) İyi şair olmanın yolu, başkalarını besleyecek kaynaklar ortaya
koymaktır.
E) Şiirde yerleşik olan anlayışları yıkmak, genç sanatçılar için zordur.
6.Tarihi
XVIII. yüzyıla kadar uzanan ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne
alınan Safranbolu Evleri, Türk mimarisinin önemli örneklerindendir.
Bu cümleden kesin olarak
çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Safranbolu, Türk mimarisinin en
önemli örneklerine ev sahipliği yapmaktadır.
B) Safranbolu Evleri, Dünya Kültür
Mirası Listesi’ne yeni dâhil edilen mimari yapılar arasında yer almaktadır.
C) UNESCO, tarihî Türk mimarisine her
geçen gün daha fazla ilgi göstermektedir.
D) Safranbolu Evleri’nin geçmişi
birkaç yüzyıl öncesine kadar uzanmaktadır.
E) UNESCO, geleneksel Türk mimarisini araştırmak
için önemli projeleri desteklemektedir.
8.(I) Tire’ye gidince camileri görmeden sakın dönmeyin.
(II) Çoğu XV. yüzyıla ait olan camilerin gerek kubbelerinde gerekse
minarelerinde tuğla işçiliğinin en güzel örneklerini bulabilirsiniz. (III) Bu
minarelerin kimi “zencirek formu”yla kimi de “çam kozalağı” tarzında yapılmış.
(IV) Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Tire’nin daracık sokakları “el
sanatları müzesi” sanki. (V) Bu yaşıma rağmen bazı eşyaların nasıl yapıldığını
ilk kez orada gördüm. (VI) Örneğin semerin, urganın ve keçenin yapılışını,
bunların son ustalarını izleyerek öğrendim.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) cümlede, ziyaretçilere yönelik bir
öneride bulunulmuştur.
B) cümlede, bazı yapılarda hangi
malzemenin kullanıldığı belirtilmiştir.
C) cümlede, yapılarda kullanılan yapım
tekniklerinden söz edilmiştir.
D) cümlede, tarihî yapılarla ilgili
bilgi verilmiştir.
E) cümlede, önceki cümlede
belirtilenle ilgili bir açıklama yapılmıştır.
9.(I)
Çocuk, anne babasını örnek alarak, onlarla özdeşleşerek kişilik geliştirir.
(II) Gerçekten çocuklukta anne babaya benzemek çocuğa yetmektedir. (III) Çünkü
çocuğun gözünde anne babası en akıllı, en yanılmaz kişilerdir. (IV) İlkokul
çağında ise öğretmen en iyi, en üstün örnektir onun için. (V) Ergenlik
döneminde anne baba artık kusursuz örnek olmaktan çıkar. (VI) Genç; eleştirici
gözle baktıkça beğenmediği, kendine aykırı gelen pek çok özellik bulmaya başlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangisinden itibaren çocukta, anne babasıyla ilgili düşünce değişikliğinden söz
edilmektedir?
A)II B) III.
C)IV. D)
V. E) VI.
21. Bir
sanatçının doğal çevresi, elbette içinde yaşadığı ülkedir. Onun bu çevreyle
içten bağlantılı olmaması düşünülemez kuşkusuz. Ancak konu, tek başına estetik
bir değer taşımadığından, nereden alınırsa alınsın sanatçının yaratıcı
kişiliğiyle kaynaşarak sanat eserine dönüşür.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına
göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Dolayısıyla yabancı bir konuyla
yerli bir eser vermek her zaman mümkündür
B) Yani estetik yaratımı besleyen güç,
sanatçının bağlı olduğu gelenektir
C) Başka bir deyişle, eserin belirleyeni
yazarın yaşadığı çevredir
D) Kaliteyi elde etmek ancak bu yolla
mümkündür
E) Bu bakımdan sanatçının başarılı
olması işlediği konuya bağlıdır
25. Gençken,
yazdıklarına daha bir güvenir, onları
önemser şair, ayıklamak değil çoğaltmak ister dizelerini: “Biraz daha
yazmalıyım… Daha, daha…” diye düşünür.
Sanır
ki ne kadar çok yazarsa o kadar ağırlıkla kanıtlayacaktır kendisini. Şiirini
önemserken
kendini önemsemektedir aslında: Bütün güzel dizeleri o yazmıştır! Oysa
yaşlandıkça yazdıklarını daha fazla irdeleyip onlar üzerinde daha çok düşünür.
Bu
parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şair olgunlaştıkça daha titiz ve
seçici bir kimliğe bürünür.
B) Şairler kendi şiirleriyle ilgili
gerçekçi değerlendirmeler yapamazlar.
C) Şairi şiir yazmaya iten asıl neden
kendini benimsetme düşüncesidir.
D) Gençlik döneminde yazılan şiirlerin
kalıcılık oranı yüksektir.
E) Şairlerin okur kitleleri dönemsel
olarak değişmektedir.
31.
Kendisini yazdıracak olan şeyi
bulduktan sonra iç içe geçen iki sorun yaşıyorum. Birincisi öykünün ilk
cümlesi, diğeri bu öyküyü kim anlatacak? Yazar mı, tanık olan mı, yaşayan mı?
Genellikle birinci tekil kişi ağzından anlatmayı tercih ediyorum. Yazdıklarıma
asla acımıyorum. Bu yüzden bir öykü için yüzlerce sayfa yazsam da geriye pek az
sayfa kalıyor. Benim için öykünün başlangıcını yazmak bir işkence, sonunu
yazmak ise gerçek bir haz. Galiba sondaki hazzı yaşamak için baştaki işkenceye
katlanıyorum.
Bu parçada kendisinden böyle söz eden
bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Üslup konusunda hassas
davranmaktadır.
B) Yazdıklarına karşı eleştirel
bakabilmektedir.
C) Bireysel konulara ağırlık
vermektedir.
D) Anlatıcı kimliğini önemsemektedir.
E) Amacına ulaşma yolunda sıkıntılara
katlanmaktadır.
2015 YGS TÜRKÇE DOĞRU CEVAPLAR
2 . A 4
. B 6 . D
8 . D
9 . C 21
. A
25 . A 31.
C
2014 YGS TÜRKÇE SORULARI VE
CEVAPLARI
|
3. 1769’da Nicholas Cugnot
adında bir Fransız askeri tarafından karada yol alan ilk mekanik taşıt
yapılıncaya kadar kara taşımacılığı; katır, at gibi hayvanlar tarafından
çekilen arabalarla sağlanıyordu.
Bu cümleden kesin
olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A)
Karada yol alan ilk mekanik taşıt askerî amaçlarla üretilmiştir.
B)
Mekanik taşıtlar, hayvan taşımacılığını sona erdirmiştir.
C)
Hayvan gücüyle çekilen kara araçları çok uzun süre kullanılmıştır.
D)
Mekanik taşıtlar, XVIII. yüzyılda yalnızca Fransa’da kullanılmıştır.
E)
Profesyonel taşımacılık faaliyetleri, XVIII. yüzyılda Fransa’da başlamıştır.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-yor” eki,
diğerlerinden farklı bir zaman anlamı katmıştır?
A)
Astronomlar, evrenimizi giderek artan bir hızla genişleten gizemli
hızlandırıcıyı “karanlık enerji” olarak adlandırıyor.
B) Piri
Reis’in Dünya haritasını yıllarca araştıran ve bu konuda kitap yazan, ünlü
erken dönem kartografya tarihi uzmanı, bir derginin konuğu olarak İstanbul’a
geliyor.
C)
Genetik ve çevresel faktörler etkileşerek otizmin ortaya çıkmasında rol
oynuyor.
D)
Bataklık yakınlarında yaşayan sülün boyutundaki hoatzin kuşu, yiyeceklerini
fermente ederek sindiriyor.
E) Her
defasında ne bulacağımı hiç bilmeden suya dalıyor ve her defasında gördüklerim
karşısında büyülenmiş olarak sudan çıkıyorum.
13. Duvara
bir titiz örümcek gibi,
İnce dertlerimle işledim bir ağ.
Ruhum, gün doğunca sönecek gibi,
Şimdiden hayata ediyor veda.
Bu dizelerde
aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Zaman
zarfı B) Edat
C)
İsim-fiil
D)Birleşik
eylem
E) Belgisiz sıfat
22. Buzdolabının icadı, kuşkusuz dondurma yapımını
da etkiledi. Buzdolabı ülkemizde kullanılmaya başlamadan önce bir alaturka bir
de alafranga dondurma vardı. Alafranga dondurmaya “kalıp dondurma” da denirdi.
Bu dondurma gerçekten de buz kalıbı gibi kaskatı olurdu. Önce içine kar
doldurulmuş bir fıçıya silindire benzer bir kalıp yerleştirilir, bu kalıbın
içine de dondurma malzemesi konurdu. Kar eridikçe yenisi ilave edilerek
malzemenin bu kalıpta donması sağlanırdı. Çikolatalı, çilekli ve kremalısı
yapılırdı. Alaturka dondurma ise buz katılığında değil, kar yumuşaklığında
olurdu. Kenarları oluk oluk, yaldızlı veya çiçekli, iç içe geçmiş küçük kayık
tabaklarda yenirdi. En çok kaymaklı ve vişneli türleri tercih edilirdi.
Bu parçanın
anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Karşılaştırma yapılmıştır.
B) İkileme
kullanılmıştır.
C)
Benzetmeden yararlanılmıştır.
D) Tahminde
bulunulmuştur.
E) Açıklama
yapılmıştır.
26. Hem roman hem de öykü yazan
Truman Capote da öyküye farklı bir rol biçenlerdendir. Capote özellikle kısa
öykünün yazar için bir tür parmak jimnastiği olarak değerlendirilmesine itiraz
eder.
Capote’nun kısa
öyküyle ilgili olarak karşı çıktığı durum aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Roman ile
eş değer tutulması
B) Kolayca
yazıldığının düşünülmesi
C) Hacimsiz
olarak kabul edilmesi
D) Anlatımın
yavan olarak görülmesi
E) Okur
kitlesinin farklı gösterilmesi
24. Büyük İskender’in, yastığı altından hiç eksik
etmediği iki silah varmış derler: kılıcı, bir de İlyada. Bilge Aristoteles’in
bu ünlü öğrencisi, o kılıçla çok kesmiş biçmiş ama o kitabı kılıca kırdırmamış
hiçbir zaman. Günümüzdeyse “Neler okursunuz?” türünden bir soruyu, adı okumaza
çıkmasın diye yanıtlayan birçok kimse arasında, Pekos Bill, Red Kit benzeri
şeyler okumaya bayıldığını söyleyenler bile var. İlyada nere, Red Kit nere
diyeceksiniz ama gene de aradaki yüzyıllar boşa geçmiş sayılmaz. Kitapları
üstünkörü suçlayan, okuyana için için öfke duyanların bile, “Ben okumam.”
demeyi kendilerine yedirememeleri ilginçtir
Bu parçanın
sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)
Dolayısıyla günümüzün gerçek anlamda çağdaş ve düşünen insanı, az da olsa
okuyan insandır
B) Okumanın
tükenmez kaynağından, herkes kendi istediği kadar pay alır
C)
Çağlar boyunca insanoğlu hep kitaplarla düşünegelmiş, kitaplar aracılığıyla
ortaya koymuştur düşüncesini
D) Okumaya
dair bütün bu olumlu düşüncelere rağmen ülkemizde okuma oranının düşük olması
da bir başka çelişkidir
E)
Arka kapıdan da olsa okumaya bir yerden bulaşmış olmanın onuru, böylelerine
yeter de artar bile
29. Hayatın birçok alanında yapay zekâ
uygulamalarından faydalanılsa da ABD’deki bir üniversitede yapılan araştırma
acı gerçeği ortaya çıkardı: Ne kadar gelişmiş olursa olsun, mevcut yapay zekâ,
ancak dört yaşındaki bir çocuğun zekâsıyla kıyaslanabilecek düzeyde. Yapay zekâ
uygulamaları, benzerlikleri ayırma konusundaki güçlü yetenekleri ve eşsiz
kelime hazinelerine rağmen testte en basit “Neden?” sorusuna
bile yanıt verememiş. Araştırmacılara göre bunun nedeni, yaşam tecrübesi
eksikliğidir.
Bu parçada
yapay zekâ uygulamalarına ilişkin olarak aşağıdakilerden hangilerine
değinilmiştir?
I. Gerçekleştirilenlerin
beklentileri karşılamadığına
II. ABD’deki
üniversitelerin daha fazla çalışma yaptığına
III. Çalışmaların
her ülkede desteklendiğine
A) Yalnız
I
B) Yalnız
III
C) I
ve II D) I ve
III
E) II ve III
31. Küresel ısınma, çağımızın sorunu. Bu sorun
yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan canlı türlerini ve
ekosistemleri korumak oldukça pahalı bir iş. Zira bu, o arazinin başka amaçlar
için kullanımının önlenmesi, koruma için insan kaynağı ve altyapı
oluşturulması, korunan alanın bilimsel olarak izlenmesi gibi pek çok alanda
çalışmayı gerektiriyor. Habitatların küresel ısınmadan nasıl etkileneceğine,
bunun canlılar açısından ne gibi sorunlar oluşturacağına dair araştırmalar
sürüyor. Varılan bazı sonuçlar, türlerin iklim değişiminden etkilenmemesi için
koruma alanlarının genişletilmesi gerektiğini ve koruma maliyetlerinin ikiye
katlanacağını gösteriyor.
Bu parçadan
aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A)
Türlerin devamını sağlamak için yapılacak tek iş insanları bilinçlendirmektir.
B) Canlı
türlerini ve ekosistemleri korumak, gelecekte de insanlığın uğraşı alanlarından
biri olacaktır.
C)
Türlerin korunmasıyla ilgili araştırmaların üniversiteler tarafından
desteklenmesi gerekmektedir.
D)
İnsanlara alternatif yaşam alanları oluşturmak, canlı türlerinin korunmasına
katkı sağlayacaktır.
E)
Araştırmalar daha çok, yetersiz olan kaynakların korunması üzerine
yoğunlaşmıştır.
2014 YGS TÜRKÇE DOĞRU CEVAPLAR
3- C
10- B 13- C 22- D
24- E 26-
B 29- A 31- B
2013 YGS TÜRKÇE SORULARI VE
CEVAPLARI
|
1. Sözlük hazırlamanın en güç yanı
sözcükleri anlam kayganlığından kurtarma, onları belli bir yere oturtmadır. Bu
da ancak Samuel Butler'in dediği gibi onların belirsiz yanlarını söz
duvarlarıyla kuşatmakla gerçekleşebilir.
Bu cümledeki
altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak ne yapıldığı anlatılmıştır?
A) Tanımsal
sınırlar koyulduğu
B)
Birbirlerinden etkilenişlerinin gösterildiği
C)
Çağrışımsal değerlerinin belirtildiği
D)
Zenginleştirme yollarının açıklandığı
E) Kullanım
sıklığının yansıtıldığı
2. Bazı insanlar yapabileceklerinin
farkında olmadan, sürekli bir özgüven eksikliği içinde yaşarlar. Bazıları da
abartılı bir özgüvenle, hayatta her şeyi başarabileceklerine, her alanda en iyi
olduklarına inandırırlar kendilerini. Oysa insan kendisine içbükey veya
dışbükey aynada değil, düz aynada bakmalıdır.
Bu parçadaki
altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanın
kendisine güvenerek başladığı her işte başarılı olması mümkündür.
B) İnsan,
her alanda kendisinden daha üstün birilerinin olabileceğini unutmamalıdır.
C) Yaşamda
mutlu olmak için olumsuzluklar karşısında direnmeli, önüne çıkan engelleri
sabırla aşmaya çalışmalıdır.
D) İnsan,
yeteneklerinin sınırlarını gerçekçi bir tutumla belirlemeli, kendisini tarafsız
bir gözle değerlendirmelidir.
E) İnsanlar,
hayattaki olumsuz durumları da olumlu durumlardaki gibi olgunlukla
karşılamalıdır.
3. L. Frank Baum,
(I)bu
dünyadan geçerken öyle derin (II)izler
bıraktı ki (III)yaşamanın değerini milyonlarca kez kanıtlamış oldu.
Bu ölümsüz yazarın (IV)eli değdiği anda çocuk edebiyatı (V)yeşermeye
başladı.
Bu parçadaki
numaralanmış sözlerden hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) I.
B) II. C) III. D) IV. E) V.
4. 2011'in sonuna doğru gösterime
giren bu film, geleneksel sinemanın kullandığı tekniklere bağlı kalmadan, bir
hayatta kalma savaşımını insanda yoğunlaşarak anlatıyor.
Bu cümleden
söz konusu filmle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Belirli
bir izleyici kitlesine seslenmek amaçlanmıştır.
B) Yeni
çekim yöntemlerine başvurulmuştur.
C) Bugüne
değin beyaz perdeye taşınmamış bir sorun işlenmiştir.
D)
Oyuncuların gösterdiği başarıyla çok boyutlu bir yapı kazanmıştır.
E) Yılın çok
izlenen filmleri arasında yerini almıştır.
5. Klasik eserleri okumaya en çok,
kendi yazdıklarımı tekrar ettiğimi hissettiğim zamanlarda ihtiyaç duyarım.
Aşağıdakilerden
hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Kimi
eserlerin her dönemde okunurluğunu sürdürdüğü bilinir.
B) Bir
yazarın, okuduklarından etkilenmeden yazması mümkün değildir.
C) Her eser,
başka metinlerden alınan parçalarla renklenen bir tablodur.
D) Yazar,
benzer ürünler ortaya koymaktan kaçınmak istiyorsa yazdıklarını ara sıra gözden
geçirmelidir.
E) Çağını
aşmış eserleri okuma, yaratıcılığı besleyen bir etkinliktir.
7. Şiir, yalnızca acıları,
yoksunlukları, mutsuzlukları dile getirmemelidir.?
Bu sözler
aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?
A) Gerçekte
de sevinçle hüzün, ölümle yaşam yan yana karşımıza çıkmaz mı
B) Türk halk
müziğinde uzun havalardan sonra oyun havalarına geçilmez mi
C)
Okuyucunun şiirden alacağı hazzı sınırlamaya gerek var mı
D) Günümüzde
insan yaşamının trajik yönlerini yansıtan eserler de ilgi çekmiyor mu
E) Şiir
okuyucusunu karamsarlığa itmenin bir anlamı var mı
6. Bir gazeteci, söyleşi yaptığı
kişinin rahatsız olabileceği bir soruyu, kendisiyle soru arasına mesafe koyarak
üçüncü kişilerin ağzından sormalıdır.
Aşağıdakilerden
hangisi bu ilkeye dikkat edilerek hazırlanmış bir sorudur?
A) Çok
önemli iki ödül almasına rağmen son romanınızın çok satılmamasının nedeni ne
olabilir?
B) Bazı
eleştirmenler son romanınızın bazı bölümlerinin bir Alman yazarın romanından
alındığını iddia ediyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
C)
Eserlerinizde soyut konuları ele alışınızın okuyucuyu yorduğunu düşünmüyor
musunuz?
D) Bazı yazarlarımızın
dediği gibi "Keşke yayımlamasaydım!" diye düşündüğünüz yazılarınız
oldu mu?
E)
Eserlerinizde aynı konuyu işleyip durmaktan kurtulamamanızı neye bağlıyorsunuz?
8. (I) Antakya'daki kazılarda Geç
Hitit Dönemi'ne ait olduğu düşünülen kalıntılar ortaya çıkarıldı. (II)
Buluntular arasında eşsiz, anıtsal boyutlarda bir insan figürüyle kabartmalı
bir sütun altlığı yer alıyor. (III) Bazalttan yapılan her iki eserin de kaleye
girişi sağlayan yapı kompleksi boyunca uzanan, yüzeyi taş döşeli koridorun
altına gömüldüğü düşünülüyor. (IV) Bel hizasının hemen üstünden baş kısmına
kadar olan yüksekliği 1,5 metreye ulaşan figür, dik duran bir insanı
canlandırıyor. (V) Toplam boyu, büyük olasılıkla 3,5-4 metreyi bulan sakallı
erkek figürünün, gözleri siyah ve beyaz taşlardan yapılmış.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerin hangisinde betimleyici ögelere yer verilmemiştir?
A) I. B) II.
C) III. D) IV. E) V.
9. (I) Şiirleri çeşitli dergilerde
yayımlanan bir şairimiz… (II) İkinci kitabıyla tekrar okuyucunun karşısında.
(III) Açık ve yalın anlatımlı, kısa dizelerden oluşan şiirlere imza atmış. (IV)
Sanatçının bu kitabındaki tüm şiirleri yine okuyucunun duyumsama ve düş kurma yetilerini
harekete geçiriyor. (V) Şair, şiirleriyle okuyucuyu kimi zaman yoğun
karanlıkların içine, kimi zaman da aydınlık gündüzlere götürüyor.
Bir şairden
ve şiirlerinden söz edilen bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I.
cümlede, okurların beğenisini kazandığı üzerinde duruluyor.
B) II.
cümlede, kimi ürünlerini bir araya topladığı belirtiliyor.
C) III.
cümlede, şiirlerinin dil ve biçim özellikleri dile getiriliyor.
D) IV.
cümlede, işlev yönünden önceki şiirleriyle benzerliği olduğu sezdiriliyor.
E) V.
cümlede, şiirlerde birbirine karşıt durumların işlendiğinden söz ediliyor.
10. (I) ABD'li bilgisayar uzmanı Scott
Fahlman tarafından bulunan ve İnternetin vazgeçilmezlerinden olan gülen surat
(smiley) tam 30 yaşında. (II) Fahlman, duyguların yazı dilinde ifade edilmesini
kolaylaştırmak için iki nokta ve parantez işaretlerini kullanarak bir ifade
oluşturdu. (III) Bu "gülen surat"ı ilk olarak üniversitenin e-posta
listesine yolladığı bir notta kullandı. (IV) Fahlman, öğrencilere ve çalışma
arkadaşlarına şöyle yazdı: "Şaka yaptığınızı belirtmek için şunu
kullanmayı öneriyorum: :-)" (V) Kısa zamanda kabul gören bu mutluluk
ifadesini bugün İnternet'te yazışırken sıklıkla kullanıyoruz. (VI)
Mutluluğumuzu artık bununla ifade ediyoruz.
Gülen
suratın (smiley) anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I.
cümlede, kaç yıl önce ortaya çıktığı açıklanmıştır.
B) II.
cümlede, yeniliğin hangi amaçla ortaya konduğu belirtilmiştir.
C) IV.
cümlede, önerisini kimlerle paylaştığı dile getirilmiştir.
D) V.
cümlede, bir saptama yapılmıştır.
E) VI.
cümlede, işleviyle ilgili bir değişiklikten söz edilmiştir.
15. "Rüyaları gerçekleştirmenin
yolu, uyanıvermektir uykulardan." demiş bir düşünür. Öyleyse ne duruyoruz,
hemen silkinip kalkalım yumuşak yataklarımızdan!
Bu parçada,
aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Tezlik fiili B) Zarf-fiil C) Sıfat-fiil
D) İstek kipiyle çekimlenmiş fiil
E) Şimdiki zamanla çekimlenmiş fiil
12. (I)Yeşil, upuzun kavaklıklar
geride kalıyor. Uzaktan, (II)kaleye sırtını dayayan kocamış konaklar, (III)çıplak,
boz renkli tepeler görünüyor. (IV)Konak balkonlarının korkulukları,
Doğu masallarından ödünç alınmışçasına büyüleyici. Renkler (V)her ayrıntıyı
belirginleştiriyor sanki; ağaçlar yeşil, şehir kahve, kale siyah.
Bu parçadaki
altı çizili tamlamalardan hangisi, tür bakımından ötekilerden farklıdır?
A)
I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Eskiden ülkelerin zenginliğinin
ölçütü, sahip olunan toprak ve doğal kaynakların miktarıydı; zenginleşmenin
yolu, daha geniş topraklara hükmetmekten geçiyordu. 20. yüzyılın ikinci
yarısında bilimsel araştırmalara ağırlık verilmesiyle bu anlayış değişti, bilgi
üretimi önem kazandı.
Bu parçada
aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünlü
düşmesi B) Ünsüz yumuşaması
C) Ulama D) Ünsüz benzeşmesi
E) Ünlü
türemesi
14. (I) Almanya'nın Berlin kentinde bir
kooperatif "Devrilen Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası"
başlattı. (II) Bu kampanyaya katılmak isteyenler, fırtınadan veya yağmurdan
devrilen ağaçların gövdelerini raf şeklinde oyup bunları kaldırımlara yerleştiriyorlar.
(III) Raflara, takas edilecek kitapları koyuyorlar. (IV) Berlin halkı da
içlerinden okumak istediklerini alıp yerine kendi kitaplarından birini
bırakıyor. (V) Bu, "Eğitim İçin Sürdürülebilir Gelişme Projesi"nin
bir parçası olarak devlet tarafından desteklenen bir kampanyadır.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle,
içinde belirtisiz nesne olan bir fiil cümlesidir.
B) II.
cümle, özne ve yüklemden oluşan kurallı bir cümledir.
C) III.
cümle, nesnesi sıfat tamlaması olan birleşik bir cümledir.
D) IV.
cümle, içinde isim tamlaması bulunan olumlu bir cümledir.
E) V. cümle,
yüklemi ek eylemle çekimlenmiş bir cümledir.
15.
I. Hepimiz onu çocukça hareketlerine
karşın çok severdik.
II.
Anlatacaklarımı güzelce dinle de ondan sonra işini yapmaya başla.
III. Daha
önceki çalışmaları incelemedikleri sürece iyi bir proje hazırlamaları
imkânsız görünüyor.
IV.
Alfabesinin zorluğu, Japonca öğrenmeyi güçleştiren bir etken.
V. Konuyla
ilgili genişçe bir rapor hazırlayıp önümüze getirmişti.
Yukarıdaki
numaralanmış cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözcükler tür bakımından
aynıdır?
A)
I. ve III. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) II. ve V. E) IV. ve V.
16. Eserlerinde kullandığı özgün
biçimler ve canlı renklerle, değişimin birey üzerindeki etkilerini yansıtıyor.
Bu cümleyle
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Çatısı
bakımından etkendir.
B) Nesne,
isim tamlamasından oluşmaktadır.
C) Fiilden
isim yapma eki almış sözcük vardır.
D) Bulunma
durumu eki almış sözcük vardır.
E) İyelik
eki alan sözcük yoktur.
17. Fast-fooda karşı hâlâ direnen (I),
her zaman sevilerek yenen yiyeceklerden biridir balık ekmek. Denizin
kirlenmediği (II), balığın bol ve ucuz olduğu (III), Boğaz'dan çıkan
palamutların kasaları doldurduğu eski zamanlarda balık ekmek satıcıları (IV),
yalnızca kıyıya yanaştırılmış sandallarda değil, mahalle meydanlarında (V),
futbol maçlarının olduğu günlerde stadyumların kapılarında da görülürdü.
Bu parçadaki numaralanmış
virgüllerden (,) hangisi, diğerlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) I. B) II.
C) III. D) IV. E) V.
18. Kaplumbağalar, roman kişileri ve
kullanılan dil bakımından Fakir Baykurt'un, aynı zamanda köy edebiyatının (I)başyapıtlarından
biri olarak okunmalıdır. Kahramanların gerçekliğinin (II)yanısıra, (III)dilleri
de kişiliklerini adım adım oluşturan (IV)yetkinliktedir. Ayrıca, çok
sayıda romanı ve öykü kitabı yayımlanmış (V)herhangi bir yazarı,
Kaplumbağalar gibi bir roman bile ölümsüzleştirebilir.
Bu parçadaki
numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II.
C) III. D) IV. E) V.
19. Diller yeşerdikleri kültürle
büyüyor, onunla zenginleşiyor. (I)Öyleki dillerin ölümüyle (II)kültürler
de yitip gidiyor ve bu (III)yok oluş yalnızca o dili konuşan
insanları değil, dünyayı da etkiliyor. Her (IV)on dört günde bir
içlerinden biri daha sessizliğe doğru uğurlanan diller, dünya (V)mozaiğinin
bir parçasını da beraberinde götürüyor.
Bu parçadaki
altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A)
I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir
anlatım bozukluğu vardır?
A) Kurallara
uymamakta ısrar ediyorsun.
B) Bu
davranışımı tehdit olarak algıladığını belirtiyorsun.
C)
Yaptıklarınla herkesi şaşırtmaya devam ediyorsun.
D) Bu
sözlerinle beni sinirlendirmek için çalışıyorsun.
E) Sorduğun
sorularla konuyu başka bir yere çekmeye çalışıyorsun.
21. (I) İngiliz şairi Browing; sayfa
sayfa, her kelimesini ayrı ayrı inceleyerek sözlük okurmuş. (II) Sözlükte
öğütler, eğlendirici şeyler de bulurmuş. (III) Hatta bu çalışmaya romantik bir
yön de katar, ay ışığında oturup bir bir çevirirmiş sözlüğün sayfalarını. (IV)
Bizde sözlükler, kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketir.
(V) Günler ve geceler boyu "Bilinmeyen bir kelime çıksın da
hatırlanalım." diye dua ederler âdeta. (VI) Sözcüklerin bu uzun ve sessiz
bekleyişleri iki kapak arasında geçer.
Bu parça iki
paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A)
II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
22. Dünyanın yedi harikası olur da üç kıtada yüzyıllarca
hüküm sürmüş, altı yüzyılı aşan varlığından geriye olağanüstü bir kültür
hazinesi bırakmış Osmanlının yedi harikası olmaz mı? Gerçi tarihçiler, sanat
tarihçileri ve mimarlar varken en önemli yedi Osmanlı eserinin hangileri
olduğuna ben karar verecek değilim. Ancak okuduklarımdan ve gördüklerimden
hareketle tamamen kişisel bir beğeni listesi oluşturmamın önünde bir engel yok
sanırım. İşte benden Osmanlının yedi harikası: Süleymaniye Külliyesi, Selimiye
Camisi, Mostar Köprüsü, Mağlova Kemeri, Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camisi,
Kubbetü's-Sahra, Hamidiye Çarşısı.
Bu parçada
aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleyici anlatım
B) Tartışmacı anlatım
C) Betimleyici anlatım
D) Tanımlamadan yararlanma
E) Kanıtlayıcı veriler kullanma
23. Yağmur
yağarken gök gürlerse hiç korkmam. Ses olsun yeter ki. Kuşlar ötüşerek uçuşsun
gökyüzünde. Çaylar şekerli olsun ki kaşıklar şıkır şıkır sesler çıkarsın.
Konuşulacak bir şeyler olsun. Dost olsun, arkadaş olsun; teyzeler, amcalar
olsun. Evrenin boşluğuna bırakırken kendimizi, avuçlarımızda sımsıcak kalbimiz
olsun… Olsun, her şey olsun ama sessizlik olmasın.
Bu parçanın
anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Nesnel bir anlatımdan yararlanma
B) Birden fazla duyuya seslenme
C) Pekiştirmeye başvurma
D) Yinelemelere yer verme
E) Devrik cümleye yer verme
24. Motorun
burnu kıyıya dönük. Çok çok yirmisini yeni geçmiş gösteren görevli, binme
sırası gelene elini uzatıyor. Genç erkekler, ellerini vermeden atlıyorlar.
Yardıma gereksinimi olmadığını düşünen orta yaşlılar da. Kadınların çoğu
uzatıyor elini. Kolunu hızla yukarı kaldırıp tuttuğu eli bırakıveriyor görevli,
hemen bir arkadakine uzanıyor. Yardımsız binenler, onun yanından
atlayıveriyorlar. O zaman elini geri çekip bir sonrakine uzatıyor görevli.
Omzunu kastığı, gücünü koluna, bileğine topladığı anlaşılıyor yüzünden.
Kimsenin yüzüne bakmadan yapıyor bunları sanki.
Bu parçanın
anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Olaylar
oluş sırasına göre verilmiştir.
B) Tahmin
söz konusudur.
C) Öznellik
ağır basmaktadır.
D) Farklı
cümle türleri kullanılmıştır.
E) I. kişili
anlatım kullanılmıştır.
25. Uçsuz bucaksız bir dünyadır
edebiyat. Ne kadar çok örnek incelersek inceleyelim yine de yaptığımız,
okyanusta bir damla gibidir. Nicelik ve nitelik bakımından sonsuz sayıda
biricik eserle bezenmiştir bu uzay. Bunun için, Türk edebiyatındaki birkaç
şiire veya romana bakarak bu edebiyata ilişkin kapsamlı saptamalar yapmak
mümkün değildir.
Bu sözleri
söyleyen bir yazardan aşağıdakilerin hangisini yapması beklenebilir?
A)
Etkilendikleri eserleri ölçüt alarak sanatçıları değerlendirmesi
B) Halit
Ziya'nın romanlarından hareketle Türk romanını tarihsel açıdan ele alması
C) Aşk
kavramının Türk şiirindeki yerini, İslamiyet'ten önceki dönemden günümüze değin
bütünüyle incelemesi
D) Batı
etkisindeki Türk edebiyatını Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinden başlatarak incelemesi
E)
"Şiirimizde vatan" konulu çalışmasını, Namık Kemal'in bütün
şiirlerini inceleyerek oluşturması
26. Gombrich,
"Sanat ve Bilim" başlıklı incelemesinde, sürekli soru sormayı ve
sordurmayı bilimsel tutumun doğal bir gereği sayar. Soru sorulmadan yapılan
sanat eğitiminin, kendini yinelemeye yol açabileceğinden söz eder. Ünlü sanat
kuramcısına göre, sanat alanındaki bilimsel çalışmalar, yapılmışı yineleyerek
değil, sanata özgü olan bir tür serüven ruhundan, "bilinmeze adım atabilme
ruhundan" kendine yeni besin kaynakları bulabilir. Buna karşılık sanatçıya
da sanatta cesaretin her şey demek olmadığını ancak eleştirel bir tutuma eşlik
eden cesaretin kişiyi gerçek başarıya götürebileceğini öğretebilir.
Bu parçada,
sanat alanındaki bilimsel çalışmalarda aşağıdakilerden hangisi önerilmektedir?
A)
Yenilikler ortaya koymak ve irdeleyerek çalışmak
B) Daha
önceki bilimsel araştırmaları rehber edinmek
C)
Sanatçının, ileriye yönelik girişimlerini desteklemek
D) Sıra dışı
konularda yazılmış eserlere gereken değeri vermek
E) İyi
eserle yetersiz eserin farkını tarafsız biçimde ortaya koymak
27. "Edebiyat dergilerinde
sevmediğin, sıkılarak okuduğun yazılar hangisidir?" diye sorsalar hiç
düşünmeden, "Belli bir şiir kitabı üzerine yazılmış tanıtım
yazılarıdır." derim. Sorun belki de bendedir ama bu tür yazıların neye
göre yazıldığını anlayamıyorum. Tanıtımı yapan iyi niyetli yazar, genellikle
ilgili şairin söz konusu kitabındaki dizelerden esinle bir şeyleri
duyumsatmaya, şairin şiir dünyasına kendisi ile birlikte katılmaya çağırır
bizi. Kendince eklemeler de yapar o şiirlerde oluşturulmaya çabalanan
etkileyici havaya. Ama söz konusu kitap, okurca önceden okunmadığı, belki de
tanıtıcı üzerine aldığı işi gerektiği gibi yapmadığı için kitaba yönelik ilgi
oluşturulamaz çoğu zaman.
Bu parçanın
sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bu
yazılarda şairi, şiir yazmaya yönlendiren etkenler üzerinde de durulmalıdır
B) Bu
nedenle okuyucunun şiir bilgisini zenginleştirecek açıklamalara yer
verilmelidir
C) Oysa
tanıtma yazıları şiire dönük olmayan sorunlarla şişirildiği için ilginçliğini
yitirir
D) Edebiyat
dergilerinde tanıtım yazılarına az yer verilmesi kitaplara duyulan ilgiyi
azaltmaktadır
E) Böylece
okuyana eziyet eden, onu yoran, anlamsız ve sıkıcı bir metin ortaya çıkar
28. Bir sabah
işinize giderken kırmızı ışıkta durdunuz ve aracınızı tekrar çalıştıramadınız.
Her insanın başına gelebilecek bu sıradan olay için iki ayrı olasılığı
düşünelim. Birinci olasılıkta arkadaki araçların şoförleri kızgınlıkla kornaya
basıyor, siz de bir kazaya yol açmamak için kan ter içinde bu durumdan
kurtulmaya çalışıyorsunuz. İkinci olasılıkta, arkanızdaki araçtan inen bir
taksi şoförü, bekleyen araçlara işaret ederek onların yan şeritten devam
etmelerini sağlıyor. Araçlar sakince geçtikten sonra yanınıza geliyor, birkaç
yayayla birlikte aracınızın yol kenarına çekilmesine yardımcı oluyor. Ne siz ne
de bir başkası gergin ve telaşlı. İşte bu örnekte olduğu gibi bir toplumun
gelişmişlik düzeyini belirleyen asıl şey……..
Bu parçanın
sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) sorunlara pratik çözümler
bulmaktır
B) başka insanları zor duruma
düşürmemektir
C) yaptığımız hatanın sonucunu
üstlenebilmektir
D) insanlar arasındaki iletişim
biçimidir
E) kurallara uyarak sorunları
ortadan kaldırmaktır
29. Mutlu değil, yalnız ve tedirgindir.
Kafasını meşgul eden bir şeyler vardır daima. Her zaman eşikte yani ne bu
tarafta ne öbür tarafta olduğu için katmerlenir ızdırabı. Uzun uzun konuşmalar
hoşuna gitmez. Zira her insan onu anlamayacaktır. Kendisiyle kavga ederek
kendisini caddelere, bulvarlara, pasajlara atar. Telaş içinde koşuşturan
insanları, onların zamanın peşinden koşuşlarını alaycı bir bakışla seyreder.
Seyretmek, onun için dünyadaki en güzel iştir.
Kahramanından
böyle söz edilen bir roman, aşağıdakilerden hangisini anlatıyor olabilir?
A)
Yaşanmışlık duygusu uyandırsın diye insanların arasına karışan, hayatın içinden
parçalar toplayan gözlemci bir yazarı
B) Sürekli
sorgulayan, söylediklerine bir anlam verilemeyen, anlaşılması güç, özgür ruhlu,
sıra dışı bir adamın dünyasını
C) Hayatının
son günlerini yaşadığını düşünen, geçmişiyle hesaplaşması bitmemiş mutsuz bir
ihtiyarı
D) Rahat bir
yaşam sürebilmek için yurt dışına gitmiş, metropollerin uçsuz bucaksız
kalabalığında özünü kaybetmiş bir gurbetçiyi
E) Hayatı
sadece çalışmak üzerine kurulmuş ve ömrü hafta sonu tatillerini beklemekle
yitip giden bir memuru
30. Sera gazlarının sıvılaşarak
okyanuslara karışmasıyla okyanuslardaki asit oranının gittikçe arttığı
belirtiliyor. 1751 yılındaki tahminî okyanus yüzeyi pH'sinin 8,25 ve 2004
yılında ölçülen değerin 8,14 olduğu, 2100 yılında ise 7,85 olacağı tahmin
ediliyor. Peki bu, sudaki hayatı nasıl etkileyecek? Uzmanlar, asitleşen
okyanuslardaki balıkların, tehlikeli seslere karşı kayıtsız kalacağını
belirtiyor. Özellikle genç balıkların korkutucu sesten uzaklaşma içgüdüsünün
sekteye uğrayacağı vurgulanıyor. Yapılan bir çalışmada, gittikçe asitleşen
okyanus suyunun kimyasal yapısına benzer yapıya sahip bir ortamda yetiştirilen
genç palyaço balığının, okyanusa yerleştirilen, sesler yayan bir hoparlöre
doğru kayıtsızca yüzdüğü gözlemlendi.
Bu parçadan
aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Asit
oranı yüksek okyanus suları, deniz canlılarında fiziksel değişime neden olur.
B) Palyaço
balığı, sese duyarlılık bakımından deniz canlıları içinde en zayıf olanıdır.
C) Asit
oranı yüksek okyanus suyu, balıkların ses algılama yeteneklerini dolayısıyla
savunma reflekslerini olumsuz yönde etkilemektedir.
D) Sera
gazları, atmosfere zarar verdiği gibi okyanuslara karışarak deniz canlılarını
da zehirlemektedir.
E) Her
balığın vücut yapısının, yaşadığı ortama göre şekillendiği ileri sürülmektedir.
31. Özellikle ilgi duyduğum için sinema
konusu üzerine çok düşünürüm. Bana göre, birisi bir ürün ortaya koyuyorsa ilk
koşul ürünün teknik açıdan başarılı olmasıdır. Ancak ondan sonra ürünün sanat
açısından iyi mi, kötü mü olduğu tartışılabilir.
Bu parçadaki
düşünceye en yakın görüş aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A)
Yayımlanan romanlardan zaman ayırabildiklerimi ilk on sayfasına kadar okuyor,
onları üç ana özellik olan dil, anlatım ve zaman bakımından değerlendiriyorum.
Olmamışsa devamını okuma gereği duymuyorum.
B) Her
kuşak, edebiyatı biraz daha çağdaşlaştırmıştır. Çünkü dünya değişirken edebiyat
da değişir. Buna ayak uydurabilmek gerekir.
C) Bir
dönemin sanatçıları güçlüyse oluşturdukları ürünler de yankı uyandırır,
eleştirmenlerin süzgecinden geçerek edebiyat tarihindeki yerlerini alırlar.
D) Yazmaktan
başka hiçbir şey düşünmedim ve kendimi geliştirmekten başka bir amacım olmadı
hiç. Bu kadar çok ödül almamı buna borçluyum.
E) Yazmaya
yeni başlayan bir insanın, beğendiği sanatçılara kurgu bakımından öykünmesi çok
doğaldır. Önemli olan, yazdıklarının içerik bakımından yenilikler taşımasıdır.
32. Bayan Jean Brodie'nin Baharı adlı
romanın kahramanı Bayan Brodie, İskoçya'nın ıslak, puslu, eski ve soylu şehri
Edinburg'ta bir kız okulunda öğretmendir. En güzel ve en verimli yıllarını,
seçtiği bir grup kız öğrenciye adayarak onları hem dönemin hem de okuldaki
diğer öğretmenlerin anlayışından farklı bir pedagojik anlayışla eğitmeye
çalışmaktadır. Sınıfını sık sık bir ağacın altına götüren, burada ders
işlediklerinin düşünülmesini sağlayacak şekilde kızların kitaplarını ellerinde
tutmalarını isteyen, tarih anlatması gerekirken önceki yaz yaptığı Mısır
gezisini anlatan, bazen nişanlısından bahseden, bazen de kentin yoksul
semtlerini tanıtan, sanatsal etkinlikleri izlemelerini sağlayan geziler
düzenleyen genç bir öğretmendir Bayan Brodie.
Bu parçaya
göre aşağıdakilerden hangisi, sözü edilen öğretmenin bir özelliği olamaz?
A) Eğitimde
kendine özgü yöntemler kullanan
B) Yaşamdaki
kimi olguların anlatılarak değil görülüp yaşanarak öğrenileceğini düşünen
C) Yaşam
gerçeklerinin farkında olan
D) Kendi
yaşadığı olumsuzluklardan öğrencilerin ders çıkarmasını bekleyen
E) Öğretimin
farklı ortamlarda sürdürülmesi gerektiğini düşünen
33. Okumayı; televizyon izlemek, futbol
oynamak gibi boş zamanları dolduran eğlendirici bir iş olarak değerlendirenlere
söyleyecek sözüm yok. Onlarınki okuma değil, oyalanmadır. Modaya uymak için
raflarına çok satan kitapları dizenlerin yaptığı da aynı şeydir. Oysa her kitap
bir okyanustur. Ben okyanusun kıyısında gezinti yapmak yerine küçük teknesiyle
dalgalar arasında boğuşan gerçek okuyucunun peşindeyim.
Böyle diyen
bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?
A) Romanın,
öykünün, denemenin labirentlerinde dolaşmayan okuyucu, sanatçının dünyasını
tanıyamaz.
B) Yazar,
eseriyle okuyucusunu düşüncenin derinliklerine taşımaya çalışır.
C) Okurken
yorulmayı göze alan okuyucu olmak gerekir.
D) Birikimli
okur, yazarın söylediklerinden, söylemediklerini çıkarmaya çalışmalıdır.
E) Her
edebiyat eseri, açık ve anlaşılır olmalı ki okuyucu, yönünü bulabilsin.
34. Öykülerinde ağırlıklı olarak eski
ile bağlarını koparmış, yeni ile de uyum sağlayamamış bireyin, toplum içinde
yalnızlaşmasını ve bir çöküşe doğru yol alışını anlatır. Bu, bir anlamda
topluma yabancılaşmış bireylerin kaçınılmaz yazgısıdır. Toplumu, aileyi ayakta
tutan iç dinamikler, ahlaki özellikler kaybolmuş, bunların yerini alması
düşünülen şeyler de bu boşlukları dolduramamıştır. Böylece toplumsal yapıda
artık hiçbir şeyi yerinde bulamayan birey, hastalıklı bir hâlde "ortalıkta
dönüp durmaktadır". Bu yabancılaşmaya kimi bireyler çeşitli başkaldırı
yöntemleriyle karşı durmaya çalışırlar. Ama bu karşı koyuşlar, kişiyi, yanlış
işleyen toplumsal yapı içinde ezilmekten kurtaramaz. Birey, dramatik bir kurban
olarak olumsuz şartlarda yaşamanın bedelini ağır bir şekilde öder.
Bu parçada
tanıtılan yazar ve öykü kişileri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Çoğunlukla çevresinden ve değerlerinden kopmuş olan bireyin tek başına kalışını
işlemiştir.
B) Toplumla
uzlaşamayan, çatışma hâlinde olan kişilere yer vermiştir.
C) Sahip
oldukları değerler için mücadele etmek yerine olup biteni uzaktan izlemeyi
yeğleyen kişileri anlatmıştır.
D) Toplumda
ortaya çıkan yeni değerler bireyler açısından eskileri kadar işlevsel
olamamıştır.
E) Aile
kurumunun geçirdiği sarsıntıları ele almıştır.
35. Ülkemizde; alanında uzman, yetişmiş
birçok çevirmen var. Ancak bu, çeviri alanındaki yetersizliğimizi gidermez.
Giderilmesi; okulların yetiştirmesine, editörlerin sabredebilmesine,
yayıncıların da, çevirmenin emeklerinin karşılığını vermesine bağlıdır. Bununla
birlikte bir başka yönü daha var bu konunun. Günümüzde herkes yorulmadan para
kazanma derdinde. Yalnızca iyi bir çeviri yapmış olmanın hazzı peşinde
koşanların sayısı sanırım çok değil. Sözcüklerin kokusunu, derdini, derinliğini
bilmeyenler için nedir ki çeviri!
Bu parçada
aşağıdakilerden hangisi bir çevirmenden beklenenler arasında sayılmamıştır?
A) İyi bir
eğitimden geçmiş olma
B) İstenilen
nitelikte eserler seçme
C) Çeviriyi
zevk alarak yapma
D) Hak
ettiği ücreti alabilme
E)
Çalışmalarını titizlikle sürdürme
36. Beyaz Geceler Dostoyevski'nin en
saf, en lirik kitabıdır. Saflık kelimesiyle "karmaşık olmayan"ı
kastediyorum. Kitap sözü de okuyucuyu yanıltmasın: Dostoyevski Beyaz Geceler’i
bir gazetede yayımlanacak basit ve coşkulu bir hikâye olarak tasarlamıştı.
Hikâye saflık ve yalınlığını, kahramanlarının hep aynı kumaştan ve renkten
yapılmasından alır. Onların sözlerine hemen inanırız. Önce inandıklarının,
sonra tam tersine inanan tipik Dostoyevski kahramanları yok bu kitapta. Bu
bakımdan Beyaz Geceler Dostoyevski'nin en özel, en ayrıksı kitabı. Burada bizi
etkileyen şey, kitabın ve kahramanlarının bu saflığından gelen bir çeşit
çocuksu dürüstlük ve bizi yormayan tavırlarından yansıyan bir mutluluk duygusu.
Bu parçada
Beyaz Geceler'le ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Adının
veriliş öyküsünden
B)
Kahramanlarının özelliklerinden
C) Diğer
kitaplarından ayrılan yönlerinden
D)
Oluşturuluş aşamasından
E) Okuyanda
bıraktığı etkiden
37. Her dize veya her satır, yazıldığı
andan başlayarak insanlara gönderilmiş bir ileti niteliği taşır. Üreten
kişinin, onun nasıl okunacağını denetleme, nasıl anlaşılması gerektiğini
dayatma gibi bir hakkı yoktur. Yazar bu hakkı, daha eserini yayımladığı anda
yitirmiştir veya kendi isteğiyle başkalarına bırakmıştır. Okuma; okuyanın
kişiliğine, bilgisine, anlama ve yorumlama yeteneğine, beğenisine göre
değişiklik gösterir; yazılırken amaçlananların gerisinde de kalabilir, ötesine
de geçebilir. Bu son durumda, yeniden üretme söz konusudur artık. Elbette,
ortaya çıkan ve eleştiriler içeren metnin bir edebî değer taşıması koşuluyla.
Bu parçadan
aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarlar,
okurları yönlendirmemelidir.
B) Farklı
okuyucular yazarın anlatmak istediğini kendilerince yorumlayabilirler.
C) Her
metin, çözümü yazarında olan birtakım gizler içerir.
D) Okurun
bir eser karşısındaki tutumu, birikimiyle ilgilidir.
E) Bir
metnin, okur tarafından değerlendirilebilmesi için sanatsal nitelikler
barındırması gerekir.
38. Bir yanda, insanların yalnızca
hırslarıyla büyüyebildiği, kişisel reklam ve promosyon yöntemini benimsememişse
görünmez olduğu, içindekini saklayarak hayatta kaldığı bir dünya. Öbür yanda,
her şeyi bir milyona (şimdiki bir TL) satan "bi milyoncu" gibi
hepimizin gününü kolaylaştıran, kalıcı olmasa bile her gün bir yenisinin
edinilebileceğine dair umut doğuran, küçük sevinçlere kaynaklık eden bir öykücü
dükkânı. Yazar böyle bir tablo çizmiş. Aslında öykücülük de bir tür "bi milyonculuk"
değil mi zaten: Çok satışlı, az kârlı, küçük dertlere çare.
Bu parçada,
sözü edilen yazarın değindiği konular arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bazı
tutkulara aşırı ölçüde bağlanarak değer ve önem kazanmaya çalışma
B) Özel
tanıtım yöntemleriyle ön plana çıkmaya çabalama
C) Kendi
gerçeklerini ortaya dökmekten kaçınarak yaşamda bir yer edinme
D) İnsanlarda gelecekte güzel şeyler
olacağı duygusu uyandırma
E) Olumsuz
koşullar içinde yaşayabilmenin kişiyi güçlendireceğine inanma
39. – 40.
soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Attila
İlhan, hece ölçüsünün öne çıktığı bir ortamda yazılmakta olan serbest şiire
belli bir mesafeden ama ilgili bir mesafeden baktı. Yazılmaktan çok, söylenen
bir şiirde müzikaliteyi gözeterek toplum hayatından âdeta şairane tablolar
çıkardı. Destan havası taşıyan şiirlerinde de bireysel konulardaki kısa
şiirlerinde de Türk müziğinin ritmini korumaktan ve konuşma dilindeki zengin
çağrışımlı, eski sözcükleri kullanmaktan çekinmedi. Bu yanı kırklı yılların,
memleketçi şairlere yakınlığı da ellili yılların şairlerinden ayırdı onu. Bir
bütün olarak bakıldığında Attila İlhan'ın şiiri, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın
evrenle ve onun düzeniyle ilgili olmayan ve hikâye etme yolunu seçtiği eserlerine
yakın bir yerde durmaktadır.
39. Bu
parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Açıklamaya başvurulmuştur.
B) Öznel
değerlendirmeler vardır.
C)
Karşılaştırmaya başvurulmuştur.
D)
Örneklemeden yararlanılmıştır.
E) Çıkarımda
bulunulmuştur.
40. Bu
parçada söz konusu şairle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Sözcüklerin ses değerlerinden yararlandığı
B) Kimi
zaman çağdaşlarından ayrı düştüğü
C) İşlediği
temaların benzerlik gösterdiği
D) Dilin
geniş anlamsal olanaklarından yararlandığı
E)
Şiirlerini estetik değer taşıyan resimlere dönüştürdüğü
2013 YGS TÜRKÇE CEVAP ANAHTARI
1-A 2-D 3-C 4-B 5-E 6-B
7-D 8-A 9-A 10-E
11-C 12-D 13-E 14-B
15-B 16-E 17-D 18-B 19-A 20-D
21-C
22-B 23-A 24-E 25-C 26-A 27-E 28-D
29-B 30-C
31-A
32-D 33-E 34-C 35-B 36-A 37-C 38-E
39-D 40-C
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder